Home > günce > Çok “r”omantik gördüm kendimi…

Çok “r”omantik gördüm kendimi…

Bir de diyordum ki hiç romantik olamadım bu hayatta… Evdeki koca kişide az biraz potansiyel vardı ama kullanılmaya kullanılmaya onda da köreldi galiba…

Yıllar önce, ben bir acentada çalışıyorum. Cenk bilet satıştaki arkadaşlardan öğreniyor ki harika bir Prag promosyonu var. Bütçeyi denkleştiriyor. Hemen bana surpriz rezervasyonları yaptırıyor. Ben ne mi yapıyorum? O güne kadar hiç ilgilenmediğim sistem ile ilgileneceğim tutuyor. Cenk ve benim adıma Pragları görünce, arkadaşların geyik rezervasyonlarından biri olduğunu sanıp “aaaa tarihi de pek yaklaşmış iptal etmeyi de unutacaklar” deyip, iptal ediveriyorum uçuşlarımızı… Sonra da “sen de kabahat bana söylemeliydin Prag’a gideceğimizi…” diye sıyrılmaya çalışıyorum işin içinden, ama içime oturuyor. Zaten bilet ekranlarının başına da son oturuşum bu oluyor.

Başlamışken diğer şahane hareketlerimi de bloga yazayım… Ne de olsa kocam bunları her tanıştığımız kişiye anlatarak daha uzun yıllar dalgasını geçmeye devam edecek; tam olsun… duymayan kalmasın.

Prag faciasından sonra sevgilim bir daha bana hiç haber vermeden şehirdışı program yapmama kararı alıyor ama yine de dayanamıyor… haftasonu Ada’ya gidiyoruz diye çıkıyor karşıma… son gidişimizde 2 gece üst üste son vapuru kaçırdığımızdan, “ama bak Pazartesi işte olmam lazım” diyorum. - Sunar’da mı kalacağız? - Yok rezervasyon yaptım. diyor… sen misin diyen ! “Nerede yaptın? Orası güzel değil… Burada kalalım… Bu hafta dolularmış haftaya gidelim…” diye tüm programı alt üst ediyorum. Ertesi hafta İstanbul’da fırtına çıkıyor. Tüm deniz seferleri iptal oluyor. Sonra ki hafta da aynen… Ada planı suya düşüyor, inek içiyor, dağa kaçıyor… Öğreniyorum ki Cenk Ada’da bana evlenme teklif edecekmiş. Hoş biz zaten karar vermiştik birbirimiz ile evlenmeye… “en başta söyleseydin ya planının olduğunu…” diye cadılık yapıyorum.

Cenk - kendi tabiri ile - akıllanmıyor. O eylemlerine devam ediyor, ben de cadılığa… Sadece programlarda Ankara il sınırlarından çıkmamaya karar veriyor. Daha ilk seferinde ODTÜ – Bilkent arası topu topu 7 dakikalık mesafede eften püften kavga etmeyi başarıp, üstüne arabadan atıveriyorum adamı… kapıyı kapatmasıyla da hemen pişman oluyorum; öyle tutarsız bir ruh halindeyim yani… Yine sonradan öğreniyorum ki, Cenk kavga üzerine bir anımız olmasın diye yüzüğü cebinden çıkartmamış o akşam…

Yine bir başka akşam “hadi seni Cafe de Paris’e götüreyim” diye çıkıp geliyor. “seversin ya…” diyor. Ama ben bu sefer de rakı balık diye tutturuyorum. Sevdiğimiz Sureyya beyin mekanına doğru yola çıkıyoruz. Kapıda 10 dakika uğraşıp zar zor arabayı park ediyorum. Kontağı kapatıyorum. Cenk tam bir şey diyecek ama ben canhıraç parketmeye uğraşırken ortalarda gözükmeyip sonrasında koşar adımlarla bahşiş kapmaya gelen parkçıya uyuz oluyorum, kaçmak için “çabuk in, içeride söylersin” diyorum. Trilye o zamanlar Ankara’lı kocaman adamlar tarafından henüz yeni yeni keşfediliyor. Bize cam önünde çok güzel bir masa ayrılmış. Hemen yanıbaşımızda da 50 yaşlarında kocaman adamlar ve karılarından oluşan kalabalık bir masa… Muhabbetleri, amcalardan birinin gaz problemleri üzerine ve pek yüksek volümlü… Yok sekreterinden rezene çayı istiyormuş, yok ayaklarını masaya kaldırınca daha rahat çıkıyormuş… muş… Kulak misafiri olmamak veya koca kıllı adamı bebek gibi görebilmek mümkün değil… Biraz gülüyoruz ama muhabbet prostatta doğru ilerliyor, biz de yemek siparişlerimizi vereceğiz, Cenk “başka bir masaya geçelim” diyor. O akşam kesin kararlıydı ya… Böylece her şeye rağmen bana yüzüğü takmayı başarıyor.

Hala şaşıyorum nasıl vazgeçmediğine :) Ve iyi ki de vazgeçmemiş diyorum. Bugün, kendisini 600 küsür kilometre ötede bırakıp Antalya’da olunca, annesinden cadılık tacını devralan Mira’mıza ve fotoğraf çektiğimiz şu muhteşem günbatımına baktıkça… Bir yanımı eksik hissettim. Çok özlediğimi, çok sevdiğimi ve sevildiğimi farkettim.

bunlara da göz atabilirsiniz…

Categories: günce Tags:
  1. Ekim 15th, 2009 at 09:58 | #1

    Allah sevginizi daim etsin Banu ve sizi hiç ayırmasın.

    Sevgiler..

  2. Ekim 15th, 2009 at 10:12 | #2

    Banucum;
    Bence de Cenk iyi ki vazgecmemis. İkiniz guzel bebek cıkarmıssınız. Ben gunbatımına bakamadım cunku Mira her gun guzellesiyor. Masallah sekerime.. Bu sevgiyle bir bebek daha yapmalısınız.

  3. Ekim 15th, 2009 at 11:06 | #3

    Walla sabır adamıymış Cenk, tebrik ederim :) Yalnız Mira babasına çekmiş demek ki o yönden, çünkü senin tabirinle pek cadılığını görmedim ben tersine çok mülayim akıllı uslu bir bebe.. Ayrıca da gerçekten gittikçe daha bir güzelleşiyor.. Mutluluğunuz daim olsun Banucum… Sen cadılıklara devam et, biz de okumaya ;)

  4. Ekim 15th, 2009 at 11:12 | #4

    haha harika, çok şekersiniz :)
    (mira’ya ve sana duyduğum sempati biraz da bu cadılık yüzünden olmalı herhalde, cadılık akla delalettir bana kalırsa çünkü)
    benim de romantizmden zerre kadar anlamayan ve de hoşlanmayan biri olarak çok benzer durumlar yaşamışlığım vardır. sevgiler…

  5. Ekim 15th, 2009 at 11:19 | #5

    Banucuğum,
    Bence de Cenk iyi ki vazgeçmemiş. Miracığımın güzelliğini aşk bebeği olmasından aldığını söylemeye gerek yok herhalde:) Bir de cadı deyip durma tatlişkoma, sen cadı görmemişsin derler adama. Valla çok iyi sonuçlar alıyorsunuz, bir aşk bebeği daha bekliyoruz:)
    Öperiz,
    ç.

  6. Ekim 15th, 2009 at 11:43 | #6

    Ne güzel aşk kazaları olmuş öyle ki bak öyle gülümseyen suratlarla okuyoruz seni şimdi.Dışarıdaki soğuk havaya inat ne sıcak hoş bir yazı olmuş.

  7. İlkiz
    Ekim 15th, 2009 at 12:39 | #7

    Askiniza ve guzeller guzeli minik cadiniza kocaman bir MASALLAAHHHH….

  8. Ekim 15th, 2009 at 14:46 | #8

    Nasıl keyifle okudum bilsen:) Çok severim böyle aşk hikayelerini… Aşkınız daim olsun, Mira’nın karşısına da babası gibi bir aşık çıkar umarım ileride:)

  9. Ekim 15th, 2009 at 16:32 | #9

    banucum senin cadılıkların ne komik tatlı anılar çıkarmış işte ortaya bu cadılık çoğumuza mahsus ben de huysuzluktan birçok romantik durumun içine ediverenlerdenim tabiri caizse :)
    fotograflar harika..öptük

  10. Ekim 15th, 2009 at 17:14 | #10

    Alemsin Banu,
    Ve de Cenk hakikaten azimliymis. Iyi de etmis. Size mutlu ve saglikli uzun yillar diliyorum beraberce.
    Ve de anne kiz cok guzelsiniz tabi ki. Sevgiler,

  11. Ekim 16th, 2009 at 23:05 | #11

    merhaba banu
    aşkınız baldan tatlı olsun, yıllarca sürsün.. bir ömürlük olsun.. fotoğraflar muhteşem, muhteşem.. bayıldım hepsine.. sevgiler

  12. Ekim 16th, 2009 at 23:06 | #12

    nefis foto banu! kiz da iyice sarışınlaştı bu arada, opuyorum cok, sevgili kocanın etlerinide yiyemedik bi turlu, havalar pastırma giderken yapalım su mangalı artık!!
    bi de masterlar yarıslarına bekliyoruz!!!

  13. Ekim 17th, 2009 at 08:31 | #13

    maşallah anne-kız çok güzelsiniz! her zaman böyle gülümseyin :-)

  14. Ekim 19th, 2009 at 10:26 | #14

    Çooook güzelsinizzzzzzzz!

  15. Ekim 19th, 2009 at 18:27 | #15

    Gerçekten çok güzel bir fotoğraf. Çekeni de modellerinide kutlarım:)

  16. Ekim 20th, 2009 at 12:53 | #16

    İlahi BANU;sağol vallahi sebır adamıymış eşin:)Ama sabrın sonu selamet olmuş;mutluluğunuz daim olsun..

    Ve resimler harika..ben resimlerde hergün daha da güzelleşen harika bir kız gördüm;maşallah Mira’ya .

  17. Ekim 21st, 2009 at 08:15 | #17

    arkadaşlar hepinize teşekkür ederim yorumlarınız için… o günlere bakınca pek mulayim ve sabırlı gözüktü kocam ama hemen söyleyim yok öyle bişi… Gerçi beni şaşırtan kısmı da bu… o da az cadı değildir, çoktan kaçmalıydı :) Mira da pek kocaman çıkmış resimlerde :)

  18. hacer
    Ekim 19th, 2010 at 13:37 | #18

    yazmadan edemıyecegım kocaman bı maşalaah kuucuğa :)

  1. No trackbacks yet.