İlk ay…

Ağustos 28th, 2008 banu Leave a comment Go to comments

İlk ayımızda en önemli olayımız Miracım ile emme, emzirmeyi öğrenmemizdi. Doğumdan önce emzirme ile ilgili olumsuz hikayelerin hepsine kulaklarımı kapattım. Hastanenin emzirme eğitimine gidemedim ama emzirme ile ilgili çok okudum. Bu noktada blog yazarı arkadaşlara çok çok teşekkürler…
Pratik Anne‘nin emzirme üzerine super dosyası…
Açalya’nın anne sütü üzerine döktürdükleri… I - II - III
Archi*Sugar Esra’nın “Anne sütünü ne arttırır?” yazısı
Pi-nik Kuş‘un annesi Ayça o zamanlar henüz yazmamıştı tecrübelerini, sonradan iyi ki yazdı…
Hala da okuyorum, sağolun :)

Herşeyden önce Mira’cımı emzirmek için hazırdım, hatta sabırsızlanıyordum. Teoride çok şey biliyordum ama Mira’cımı ilk elime aldığımda aslında hiçbir şey bilmediğimi anladım. O kadar küçüktü ki… Ben de o kadar şaşkındım ki… Hemşirem hemen olaya el attı.
Öncelikle klasik , beşik pozisyonunda emzirmemin uygun olmadığını, Mira’nın henüz bunun için çok küçük olduğunu söyledi. Futbol topu pozisyonu ikimiz içinde ilk günlerde daha rahat olurmuş.
Yatağımı dikleştirdi. Sağ kolumun altına bir yastık koydu.
Mira’yı, yastığın üzerine, ayakları kol altıma, başı sağ göğsüme gelecek şekilde yerleştirdi.
Ben elimle başını destekledim.
Böylece Mira’cım memeden kopmadan emebildi… Ağzını küçükcük balık gibi açtı, bende elimle başını yönlendirerek doğru hedefi bulmasını sağladım. başardık bu işi :)

O akşam 40 saattir hiç uyumamasına rağmen Cenk yanımda, gece 12den sonra Mira’cım nursery’de kaldı. Her 2 saatte Miramızı yanımıza getirdiler. Her seferinde 5 dakika emiştik, bakıştık, Mira’cım uyuya kaldı. Hemşire dinlenin çok ihtiyacınız var diye götürdü, getirdi, geçti gece…

Ertesi gün sabah başka bir hemşire aşağıdaki tablo ile yanımıza geldi. Tracy Hogg‘un tablosunu andırıyordu ve rutini takip edebilmem açısından son derece mantıklı geldi.

Tabloda hedefimiz de verilmişti. Her 24 saatte 7 - 9 kere iyi beslenme… 4. günden sonra her gün en az 3 kakalı, 6 çişli bez… İyi beslenmenin tanımı da verilmiş: bir göğsün yumşaması ve bebişin durumdan memnuniyeti :)
Bunun dışında kakanın rengini de takip edecektik.

İlk kaka mekonyum denilen koyu yeşil renkli - tecrübe ile sabittir ki son derece kötü kokan - yapışkan bi şey… Sonra yavaş yavaş kahverengi ve 3üncü günde içinde beyaz pütürcükler olan parlak sarı renge döndü… Tabloya istenildiği şekilde kaka rengini de not ettik. (Kızım ileride bunları okuduğunda kaka rengini de yazılır mı ya anne deme, benim annem hiç hatırlamıyordu, ilk kakanı görünce benim kadar şaşırdı, ben unutmak istemiyorum)

Yeterli emzirme sayısı, yeterli çişli bez, kakada doğru rengi tuturduğumuzda bu emzirme işinde doğru yoldayız demekti…

Gece doğurduğum için emzirme uzmanı ile ilk görüşmeme kadar Mira ile bir hayli emme, emzirme pratiği yapmış olduk. Hastanenin emzirme uzmanı ilk gündüzümüzde bizi iki kere ziyarete geldi. Mira ile beni izledi. Sonunda inek gibi olmamı sağlayacak güzel önerilerde bulundu.

Şu anda gelmekte olan kolostrum bir kaç gün içinde yerini süte bırakacak. Bunun olduğu ilk bir kaç gün göğüslerin çok şiş ve daha hassas olacak. Fazla sütü pompa ile alabilirsin.

Bebeğin göğüsünü mümkün olduğu kadar geniş kavramasını sağlamaya çalış, tahriş olmayı azaltacak, süt üretimi için uyarıyı arttıracaktır.

Her emzirmeden sonra Lanolin’li bir kremi göğüs uçlarına uygula.

Bebeğin emiyor olmasını gluk gluk yutma hareketlerinden takip edeceksin ama asıl önemli olan günde 6 - 7 çişli bez…

Saatte takılma her istediğinde meme ver. Ama uyanmadığı zaman gündüzleri en fazla 2-3 saatte bir geceleri en fazla 3-4 saatte bir emzir. Uzun gece uykuları için şimdiden gece ve gündüz arasında bir ayrım yapmakta fayda var.

Sütün artması için sadece bol bol su iç ve salata - yeşillik ye…

Fenugreek - bildiğimiz çemen ve Stinging Nettle - ısırgan otu süt üretimini arttıracaktır

İkinci ziyaretinde Mira’cım emmemiyor, benim sütüm gelmiyor… En azından ben öyle hissediyordum. Hiç panik yok dedi. Mira’nın üstünü ve benim üstümü çıkarttık. Göğsüme yattı Miracım, teni tenimde, sıcacık, yumuşacık, masumcuk… Dünyaya bu an için gelmiş olmalıyım diye düşündüm. Öylece durdu zaman…Derken Miracım başını çevirdi, ağzını kocaman açtı, ben hiç bir şey yapmadan, son derece tecrübeli bir şekilde kendi kendine hop memeyi yakaladı. Gluk gluk sesleri ile eşliğinde hayatımın en güzel dakikalarını yaşadım.

4. gün kontrolümüz için çocuk doktoruna gittiğimizde randevularda bir karışıklık olduğu ve randevu almış olduğumuz doktorun o gün izinli olduğunu ortaya çıktı :( Ardından ölçümleri yapan hemşire Mira’nın 226gr. kaybetmiş olduğunu söyledi :( Bunun normal olup olmadığını, doktorunuz ile konuşursunuz diye kestirip çıktı odadan… Neyseki bizimle ilgilenmek üzere başka bir doktor hemen geldi. İlk 4 günde doğum kilosunun %10′una kadar kilo kaybının son derece normal olduğunu, 7inci günde doğduğu kiloyu bulması durumunda hiç bir sorun görmediklerini söyleyerek içimize serin sular serpti… Biz de incelesin diye kendisine tutmakta olduğumuz excel tablosunun bir çıktısını verdik. Süper, herşey yolunda dedi. Biz de aferin almış çocuklar gibi sevindik. Tablonun kendisinde kalıp kalamayacağını sordu, eşinin herşeyi spreadsheet’ler de tutmaya meraklı olduğunu bu tabloyu mutlaka ona göstermek istediğini söyledi. Akşama bak senden de delileri var diye gösterecekti galiba :)

7. gün… Yine çocuk doktorundayız… Hemşire Mira’yı tarttı. Mira’cımız olmuş 3800gr. Doğduğu kilodan 50gr fazla. Doktorumuz gelir gelmez biz yine aferin alırız diye tablomuzu verdik. Ama yerine hiç beklemediğimiz bir tepki aldık. “Bırakın onu… Tablo görevini bitirdi. Bunu dolduracağınız d
akikayı bile bebeğiniz ile geçirin. O kadar çabuk büyüyecek ki, kaçırdığınız dakikaların telafisi olmayacak. Bebeğiniz doğum kilosunu aşmış durumda, beslenmesi ile ilgili hiç bir sorun yok. Rahat olun, bugünlerin tadını çıkartın” dedi. Ben özellikle konu rahatıma geliyorsa, çok güzel söz dinlerim. Doktordan çıkınca, tablo ile beraber, sütüm yetiyor, yetmiyor paranoyasını da bir kenara bıraktım… Rahatladım…

Veee ikinci önemli olayımız; göbeğin düşme daha doğrusu düşememe meselesi :) Hastaneden, Mira’yı göbeği düşene kadar yıkamamamız, bezini göbeğin üzerine gelmeyecek şekilde kıvırarak bağlamamız, günde bir kaç defa alkol ile silmemiz tembihlenerek - hatta bunun bize anlatıldığını onaylamak için imza attırılarak - ayrıldık. Söylenenleri tabi ki harfiyen yerine getirdik. Okuduk ki ortalama 1 hafta - 10 günde düşermiş. Göbek kurudu, taş kesti, ama düşmedi. 4 - 7 - 21 günlükken yapmış olduğumuz doktor ziyaretlerinde doktorlar gayet rahattı. Sorun yok, düşecek bekleyin dediler. Mira’yı ıslak havlular ile sildim ama yıkamadım, yıkayamadım. 1 aylıkken Türkiye’ye dönecektik. Artık Türkiye’de yıkarız diye düşünürken tam 24′üncü günün sonunda göbeği düştü… Şimdi her yere Mira’cımın yanısıra ayrılamadığı göbeğini de götürüyorum. Ama göbeğe kıyıp bir yere bırakamıyorum…

Üçüncü mühim olayımız; Miracım ile 1 aylıkken ilk kıtalararası seyahatimiz… Türkiye’ye dönüşümüz :) Anne, baba, anneanne ve küçük dayıdan oluşan 4 yetişkin, 1 bebek, 11 dev valiz, 9 el çantası, 1 bebek arabası ve 1 bebek yatağı ile yolculuğumuzun en zor kısmı evden havaalanına ulaşmamızdı. Diğer kardeşim ve eşinin gidişimiz ardından, aylar sonra sessizliğe kavuşan evlerinde derin bir oh çektiklerine eminim. Yolculuğun kendisi ise son derece rahattı… Yolculuk süresince Mira’cımın düzenini hiç değiştirmedik. Nerede olursak olalım istediği zaman veya saatinde emzirdim. Alt değiştirme ünitesi bulamadığım Raleigh havaalanında babişinin kucağında altını değiştirdim. Kalkış ve inişlerde emzirmeye özellikle dikkat ettim. Pratik Anne sayesinde Chicago - Istanbul uçuşunda, 3 hafta önceden paravanın hemen arkasındaki 26. sırada yer ayırtmamız ve bu sayede kalkıştan hemen sonra paravana takılan bassinet’de Mira’cığın mışıl mışıl uyuması rahat seyahatimizin atlanmaması gereken detaylarından…

Yine uzun bir yazı oldu. İnsan hem geveze olup, hem de altı ay bekleyince böyle oluyor galiba… Daha toparlanıp buraya eklenecek çok şey var. Sabırla okuyanlara teşekkürler :)

bunlara da göz atabilirsiniz…

  1. yapıncak
    Eylül 10th, 2008 at 21:38 | #1

    Artık anladığım kadarıyla kocaman olmuş Mira’cığın ilk ayını okuduğumda gözlerim dalarak geçmişe döndüm.

    Tanıştığımıza çok memnun oldum minik Mira! Annene ve sana bizden sevgiler,

  2. Sermin
    Eylül 11th, 2008 at 21:43 | #2

    Yazınızı okuyunca 6 ay öncesine döndüm bir hoş oldum. İnsan 6 ay da olsa unutuyor ve hatırlamak istiyor. En çoksa o kokuyu hatırlamak istiyorum. Artık yine güzel ama daha farklı kokuyor. Bol bol çekin içinize. tadına varın bir daha gelmiyor bu günler ve çooook çabuk geçiyor.
    sevgiler.

  3. banu
    Eylül 13th, 2008 at 08:54 | #3

    Sevgili Yapincak ve Sermin,
    Yorumlarınız için teşekkür ederim. Mira’cım göz açıp kapayana kadar tam 7 aylık oldu!
    Yazdığım tüm notları, çektiğimiz fotoğrafları toparlamak beni de geçmişe götürdü. Mira’cım ile geçirdiğim her günü çok seviyorum, her geçen günü de özlüyorum. Keşke o kokusunu da saklayabilmenin bir yolu olsaydı:)
    Sevgiler,

  4. İLKAY
    Eylül 15th, 2008 at 12:37 | #4

    merhabalar,
    hoşgelmişsiniz siz ve mira. artık sıklıkla gelirim buralara.
    ne güzel blog sahibi olup herşeyi yazıp kayıt altına almak. şimdi keşke diyorum bu işe kızım doğmadan önce başlamiş olsaydım da, ilk hamileliğimde neler yaşadığımı hatırlaya bilseydim. o yüzden çok hoşuma gitti yakın geçmişde de osa doğumunuzu yazmanız.
    sevgiler
    not… tekrar kızım olursa miray veya mira koymak istiyorum adını en sevdiğim isimler:))

  5. Ekim 30th, 2009 at 22:52 | #5

    banu neticede göbeği ne yaptın? merak ettim:)
    ben bi ıssızda gidip boğaziçinin bahçesine gömmeyi düşünüyorum ama henüz yapamadım.
    bi de ciddi bişi gömüyormuş gibi yakalanmak var, sonra ayıkla pirincin taşını:)
    kokluyorum mirayı.

  6. Ekim 31st, 2009 at 06:25 | #6

    Binnur; göbek halen benim cüzdanımda desem :)) bir yer seçemeye seçemeye unuttum kaldı orada… şimdi geldi aklıma :)

  7. Ekim 31st, 2009 at 22:30 | #7

    aman diyim bu şekilde göbek kaybeden birkaç arkadaşım var.. benden söylemesi..
    o güzel seyahatler sırasında gömüver yarın öbür gün mirayı görmek isteyeceğin bir güzel yere:))) sevgiler..

  8. nora
    Eylül 29th, 2010 at 20:24 | #8

    merhaba, bu blogu hazırlamakla ne kadar iyi etmişsiniz.sizin için ve ileride kızınız için harika bir anı olacak.kızınızın kendi de (maşallah) ismi de çok güzel.isminin anlamını çok merak ettim.ne demek Mira?

  1. No trackbacks yet.