Archive

Archive for Kasım, 2008

1… 2… 3… ve ilk adımlara yardımcı

Kasım 22nd, 2008 banu 8 comments

Mira’ya oyuncak seçerken kılı kırk yarıyorum desem yeridir. Önce internetten araştırıyorum. Bir mağazadaysa 40 kere gidip bakıyorum. 40 kere Cenk soruyorum. Bayıltıyorum. Ama içime sinince alıyorum. Buna rağmen şimdiden bir sürü oyuncağı oldu. Artık daha da seçici olmam lazım çünkü büyüdükçe alternatifleri de çoğalıyor. Büyüdüğünde oyuncak dolu bir odada boğulmuş, bunalmış, hiç birinden keyif almayan bir çocuk olmasını istemiyorum.

Her seferinde sadece bir tek oyuncak ile oynamasını sağlıyoruz. Hatta gün içinde de 2 den fazla oyuncak değiştirmiyoruz. İlk oyuncağı yerine kaldırdığımız zaman ikincisini alıyoruz. Montessori methodunu uyguluyoruz yani :) Daha oyuncaklarını yerine kendi kendine kaldıramıyor ama en kısa sürede kendi alıp koyabileceği bir raf sistemi yapacağız odasına… Oyuncağından sıkıldığında ev içinde geziyoruz. Antredeki aynanın önüne bir kilim serdik, orada oturuyor, aynada kendimize bakıyor ve çok eğleniyoruz. Ben işteyken bütün bu keyfi Hatice çıkartıyor. ben de çatlıyorum o ayrı :)

Read more…

Categories: ilkler, oyuncak, yapmalık Tags: , ,

Çocuk İstismarına DUR !

Kasım 21st, 2008 banu 1 comment

Çocuk ve Bilgi Güvenliği Derneği, çok güzel iki afiş hazırlamış.

Birinci afiş çocuk istismarı ne demek sorusunu cevaplıyor. Çocuk istismarı sadece cinsel taciz anlamında gelmiyor. Çocuğun özgüvenini kırmak… çocuğu örselemek… çocuğu kendi çıkarları için kullanmak… duygusal- tabbi - eğitim gereksinimlerini göz ardı etmek… kendisine zarar gelebilecek durumlarda denetimsiz bırakmak… hepsi çocuk istismarı oluyor. Bu bakış açısı ile de bakmaya başladığımızda, aslında yakın çevremizde bile çok sayıda örneklerini görüyoruz. Bu duruma kayıtsız kalışımız bizi suç ortağı yapar…

İkinci afişleri, çocuklara, iyi dokunmayı-kötü dokunmayı anlatmayı amaçlıyor… Çocuklar için küçük öneriler var afişte… çok büyük belaları savabilecek küçük öneriler… Read more…

Hızlı geçen haftanın geciken menüsü…

Kasım 20th, 2008 banu 2 comments

Geçen hafta annemler Abant’taydı. Koca donlunun bahçesinden çırpma fasulye ve kuzu ıspanak almış. Köyden Fatma ile çıkıp ağaç mantarı toplamış… Bolu’dan eli kolu yüklü döndü. Bize mantar topladıklarını söylediği için menüye eklemiştim ama ıspanak ve fasülye sürpriz oldu. Ağaç mantarı dedikleri marketlerde satılan istiridye mantarı gibi etli… Bir kısmını hemen biber ve soğan ile sote pişirdik. Afiyetle yedik… Kalanını kavurup, buzluğa kaldırdık. Ispanak için de menüyü değiştirdik. Annemin önerisi ile kıyma yerine ıspanağı mantar ve yeşil mercimek ile pişirdik. Harika oldu, karnivor kocam dahi beğendi, sizde deneyin… Çırpma fasülye dedikleri ise tarladaki fasülyenin sonu oluyormuş. Bol taneli… Taze fasülye ile kuru fasülye arası bir yemek oluyor piştiğinde… çok lezzetli… kendi fasülyesini yetiştirenlere tavsiye olunur.

Geçen hafta Portakal ağacının iki tarifini denemeye oturdum. İlki Közlenmiş Domates Çorbası… tarifi bire bir uyguladım. Sonuç ne yazık ki pişirirken evi saran kokusu kadar cazip değildi. Ancak soğan ve sarımsağın fırında közlenirken ki kokusu o kadar iştah açıcıydı ki Kestaneli Sebze Çorbası tarifini neredeyse tamamen değiştirmeme neden oldu :) Fırın tepsisine 1 büyük soğan, 1 baş sarımsak, 1 kereviz, 1 patates, 1 iri havuç, 4 tane domates ve 20 adet çizilip sıcak suda bekletilmiş kestaneyi koyup, 175 derecede 1 saat közledim. Tüm malzemeyi doğradım. 1 litre tavuk suyu ile kaynatıp, blenderdan geçirdim. Sonuç beklediğimden biraz daha tatlı ama hiç fena değildi. Kestane miktarı konusunda gözüm doymuş olsa ve tarifin orjinalindeki miktara sadık kalmış olsam daha iyi olabilirdi… Ama Mira çok beğendi, o ayrı :) Bu tarif üzerine gelecekte çalışacağım…

Sevindirici bir haber… Bu hafta Ayrancı Organik Pazar’ı çok kalabalıktı. Yazın ben “kimse gelmiyor buraya, herhalde yakında kapatılar” diye üzülürken, eşim hep “merak etme kışa kadar dayanırlar ise Ankara gelir buraya” diyordu. Haklıymış… Fiyatlara da biraz daha dikkat ettim bu hafta… Çok çok farklı gelmedi… 2YTL - ıspanak, 1YTL soğan, 2YTL patates…

Read more…

Mira’cım uykucuk nerede?

Kasım 17th, 2008 banu 6 comments

Her bebeğin farklı ama kendine ait bir düzeni olduğuna inanıyorum… Bugünlerde bu inancım sadece başka bebekler için geçerli çünkü biz de düzen müzen yok… kalmadı :(

Önce Mira’nın gece uyku ritüelini 40 dakikadan 2 saate uzatması… sonunda hala uyumamak için inat etmesi… tam uyudu dediğim noktada ağlayarak uyanması… Derken bir iki pış pışlamayla bu işi çözemeyip, meme gücüm ile saldırıya geçmem… bu döngünün gece boyunca tekrarı… en nihayetinde yılıp, 1 aylıktan bu yana genellikle kendi odasında uyuttuğumuz Mira’mızı yanımıza almam… Tabi Mira tepemizde uyumadan kudurup dururken, dönüşümlü olarak uyumaya ve uyutmaya çalışma çabalarımız… ve sonuç… kendi adıma daha planlı olma kararı ile başladığım bir haftayı zombi olarak tamamlamak üzereyim.

Read more…

Categories: uyku Tags: ,

Haftayı Planlayalım

Kasım 11th, 2008 banu 9 comments

Kontrollü, pratik, disiplinli, organize, metodik, görev duygusu gelişmiş, gerçekçi, hesaplı” OĞLAK burcum uzun zamandır reformcu, bağımsız, disiplinsiz, toleranslı, açık görüşlü, düzensiz, isyankar, ikna olmayan” yükselen yıldızım KOVA’nın etkisi ile baskılanmaktaydı. Yanlış anlaşılmasın kova yanımı çok severim. “Tutucu, katı, karamsar” bir keçi olmamı önlüyor. Ama Kova kadınım çok heyacanlı, çok hızlı, çok karışık… Aklıma sürekli yeni fikirler sokuyor… Evle, işle, kendimle, eşimle, Mira ile ilgili… Ama yapamıyorum, yetişemiyorum. Artık Oğlak kadınımın kabuğundan çıkıp, Kova yanımın heyacanıyla bir uzlaşma yapması lazım. O, işleri bir plan program dahilinde ele alınca hayat çok daha kolay oluyor.

Evde günlük yapılması zorunlu rutin işleri (yemek, çamaşır vs) planlamak, yapmayı isteyip vakit bulamadığım diğer işler (okumak, yeni yemekler denemek vs) için fırsat yaratıyor. Her şeyden öte Mira ile geçirdiğim zamanlarda aklım başımda oluyor. Mira ile oynarken “dolaptaki fasülyeyi bugunde pişiremezsen çürüyecek” diye düşünür yakalayınca kendimi sinir oluyorum çünkü…

Haftalık menü ve buna göre alışveriş planlamasını ilk Amerika’da cümbür cemaat yaşarken hayata geçirmiştik. Sofrada herbiri ayrı telden çalan 6 yetişkin olunca… yemeğin en geç beşinci dakikasında konuyu hep “yarın ne yesek?” mevzuuna getirince… bir de üzerine organik besleneceğiz diye tutturup, bütçemizde derin yaralar açınca… Kurtuluşu öncelikle haftalık menümüzü planlamakta bulmuştuk.

Read more…

B.E.Ö. Sonbahar

Kasım 8th, 2008 banu 4 comments

Mira ile B.E.Ö. Sonbahar etkinliğimize geçen ay başladık. Sanırım kışı görmeden de sonlandırmayacağız :) Yine attık kendimizi dışarılara ama en çok da kendi bahçemize… Tanıdığı bir yerin sonbahar ile değişimini görsün diye… Yazın hergün bahçede bir kaç saat kaldığından, Mira bahçesini biliyor. Böylece, gün ve gün, bahçesindeki ağaçların, çiçeklerin, yaprakların, renklerin farklılaşmasını izledi… Genelde yere bir örtü attık… Örtünün altında çıtırdayan yaprakların üzerinde yuvarlandı. Çıtırdama sesleri çok hoşuna gitti. Dökülen sarı yaprakları yoldu. Küçük parçalara ayırdı. Kuru yaprakları mıncıkladığında, ufalanıp elinde bir şey kalmayınca çok şaşırdı.

Read more…

Az gittik, uz gittik…

Kasım 6th, 2008 banu 7 comments

Turizmci olmamın sonucu, hele ki kendi işyerimin sahibi bir turizmci olmamın kaçınılmaz sonucu… her zaman çok seyahat etmek zorundayım. Mira’cım aramıza katıldıktan sonra da devam etti aynı tempo. Tabi Mira ile beraber ve planları Mira’ya göre yaparak… Kalınacak yer, gidilecek yol, götürülecek eşyalar gibi her konuda  daha dikkatli olmaya başladım. Dahası, benimkinin tersi statik bir iş düzenine sahip ve bugüne kadar hiç bir seyahatime benimle gelmeyen Cenk, Mira’dan sonra bizimle gezmeye başladı. Keramet Mira’daymış :) 10 yıldır sevgili, 5 yıldır evliyiz ama şimdi aileyiz. :)

Tabi bir yandan düşünüyorum benim işi Cenk yapıyor olsa ne olurdu? Muhtemelen biz ana - kız sürekli babanın yolunu gözler halde evde otururduk. Bardağa dolu tarafından bakmalı… Çok şanslıyım, durum böyle olmadığı için…

Geçtiğimiz hafta yine bir iş için şehir dışına - bu sefer Bolu’ya - gitmemiz gerekti. Yol kısaydı ve Mira emekleyerek özgürce dolaşsın diye annemlerin Abant yolundaki evinde kalacaktık. Ancak, ilk defa yanımızda babası yoktu. İlk defa işlerini ayarlayamamıştı. Hatice gelmek istedi ama haftasonuna geri dönmeliydi. Sonuçta ben, babaannesi, Hatice’den oluşan kadro çıktık yola. Ben toplantıya gittiğimde ilk iki gün Hatice ve babaannesi ile kalacaktı. Sonra Hatice dönecekti. Son iki günü de babaannesi ile hasret gidererek idare edeceklerdi.

Read more…

Categories: gezmelik, ilkler Tags: , ,

Meraklım için bir güvenlik önlemi daha…

Kasım 2nd, 2008 banu 2 comments

Dün Hatice “cam önündeki çiçekleri de teyzeye göndersek mi acaba?” demişti. Ben de “gerek yok, daha yeni yeni ayaklanıyor” demiştim.

Ben miyim diyen… Bugün hikayemiz, aynen yukarıda göründüğü şekliyle cereyan etmiştir. Neyse ki yanındaydım ve yapraklarını inceledi sadece. İndirmeye de kalkabilirdi. Çekip düşürürse kendine zarar verebileceği çiçek, saksı, biblolar da kaldırdık.

Read more…

Categories: ilkler, sağlık Tags: , ,