Archive

Archive for Aralık, 2009

2009′dan 2010′a geçerken…

Aralık 31st, 2009 banu 10 comments

2009… Sevmedim seni ! Zira sen de beni sevmedin. Canımı çok yaktın. Mira’cımın hatırına gıkımı çıkartmadım. Dayanamam diye düşündüğüm şeylere pekala dayanabileceğimi gördüm. Ben daha güçlü oldum. Sen ise öyle geçtin, böyle gittin, bittin işte… Eteklerime doldurduğun taşları buraya bırakıyorum. Senden kalan güzel anıları da kesip kırpıp kanat yapıp uçuyorum.

ve 2010…

Read more…

Categories: günce Tags:

Diş Macunu Kapakları

Aralık 29th, 2009 banu 3 comments

Baş dönmesi, bulantı, kabızlık, nezle gibi pek sevimsiz durumlardan ilham alan Black Lab Products‘ın bu diş macunu kapakları çocuklardan önce beni eğlendirdi.

Kedi Oscar ve Köpek Pete diş macunlarını çok sevimli göstermiş. Kendilerini en kısa sürede bizim banyoda görmeyi istiyorum.

Read more…

bÜYÜK kÜÇÜK

Aralık 28th, 2009 banu 7 comments

Bizim dut yemiş bülbül yavrumuz gün geçtikçe daha yüksek sesle şakımaya başladı. Daha önce hafızaya aldığı bir çok sözcük, doğru yer ve zamanda tıkır mıkır dökülüyor ve bizi dumur ediyor. Kendi kendine geyik espiriler yapıp, bunlara çok gülüyor ve güldürüyor.

Geçtiğimiz haftadan benim kayıt altına almam gereken 3 küçük hikaye var…

1. HİKAYE

Read more…

Categories: günce, ilkler Tags: , ,

7den 7ye…

Aralık 20th, 2009 banu 9 comments

Geçen hafta 18. ay (!) doktor kontrolüne götürdük Mira’yı… Arada bir telefonlaştığımızda doktorumuz “görüşürüz nasıl olsa… karma aşı da 2 yaşına kadar bir ara yapılsa olur” dediğinde rahatlığımız üzerine daha bir rehavet çökünce ancak sıra geldi :) Şu karma aşıyı da 2 yaşını bulmadan geçen ay sağlık ocağında yaptırdık…

Mira’mız 86cm ve 11 kilo olmuş. Boyu herzaman ki düzende takır takır uzamaya devam ediyor ama aylar aylar sonra ilk defa bir 300gr almış. Yani öğünlerin arasını geçtik anasını bile atladığımız bu kadar seyahat yaramış ya… artık bunu ciddi bir sinyal olarak kabul etmeli… şu yedi yemedi meselesinin peşini hepten bırakmalı, bu cadı pekala kendini idare edebiliyor.

Read more…

Categories: günce, uyku Tags: ,

Insomnia

Aralık 15th, 2009 banu 25 comments

Geçen bir hafta annelik tarihimde kendimi en yorgun hissettiğim haftaydı. İlk bebeklik dönemindeki 2 saat intervalli uykular bile beni böylesine alaşağı edememişti. Çocukluk ve gençlik dönemlerimde yaptığım yüzme antremanlarının, özellikle de hafta içi okul öncesi sabah 6 - 8 arası olanlarının hayatıma en büyük katkısının her koşulda hemen uyuyabilmem ve hemen uyanabilmem olmasıyla böbürlenip duruyordum. Aldım ağzımın payını… Oturdum…

Chicago’dan geçen Pazartesi akşam döndük. Yol ile ilgili hesaplarımız herzamanki gibi çarşıya uymadı. Hedefimiz Mira’nın uçağa biner binmez biraz uyuması, sonra da uyanık olarak yolu tamamlaması idi. Ama gün boyu hiç uyumamasına ve uçağın gece 9:30′da - tam bizimkinin uyku saatinde - kalkıyor olmasına rağmen binince uyumadı. Tam anlamıyla kudurdu… Sonra da bir uyudu inene kadar da hiç uyanmadı. Ben de aynen ona ayak uydurdum. Birlikte fosur fosur uyuyarak akşam Ankara’ya vardık. Bu kadar uyumanın üzerine artık sabah kadar nöbet tutarız derken, Mira saat 10′da tekrar uyudu :) Tabi ben aynı performansı gösteremeyip, bavulları boşalttım, çamaşırları yıkadım. Yattım. Salağım işte… Kalsın şu bavullar ne olacak sanki… Şu blogda bile en çok “bavulları boşalttım, çamaşırları yıkadım” kalıbını yazmışımdır herhalde… ne değişti hayatında, dur bir yerinde, değil mi? işte bilseydim bu hafta boyunca uyuyabileceğimiz tek zamanın bu olduğunu…

Read more…

Categories: günce, uyku Tags: ,

Mira-loglar

Aralık 5th, 2009 banu 7 comments

Mira ile bebekken karşılıklı çok mırıldanıyorduk ama aklı çalışmaya başladıkça sessizleşti. Aydaşlarının etraftaki sesleri taklit etmeye çalıştığı dönemlerde bizim ki guru misali köşeden izledi. Biz konuşmaya teşvik etmek için sürekli konuşuyorduk ama o parmağı ile göstermeyi geçtim, gidip kendi işini halletmeye çalışmayı tercih ediyordu. Hatta Selin gibi kelimelerin ötesinde cümleleri tekrarlayan bir arkadaşının yanına gelince, iyice sesi kesiliyor, resmen mal mal bakıyordu. Annemin “kızım sen dilli bebektin, bu ise pilli bebek” diye bir yorumu vardı ki bizimkinin durumumuzu güzelce özetliyordu. 18 ay itibarı ile bu durum birden değişti. Artık kelimeleri var ama ötesinde artık kendine öz bir anlatım dili oluştu. Bir de hazır cevap, herşeye bir lafı var yani… E.T. gibi konuşuyor. Yavaş yavaş kapıyor, küçük uzaylım benim…

Yaş itibarı ile en çok kullandığı kelime ise “yok” (hayır yerine geçiyor…)
- yer misin?
- yok
- kalkar mısın?
- yok
- oturur musun?
- yok
- çişin var mı?
- yok
Ha burada Baha’ların Amerikalı bir arkadaşından öğrendi “no” diyor… “yok” dediği kaale alınmadığında “no… no…” diye başlıyor… Read more…

Categories: günce, ilkler Tags: ,

Singapur

Aralık 1st, 2009 banu 12 comments

Efendim biz 18 - 20 Eylül’de Singapur’daydık… Üzerinden yıl geçmeden bu yazıyı yazmaya başladığım için mutluyum gururluyum…

Avustralya’ya gidiş yolu gözümde büyürken 2 gece Singapur’da kalalım, hem yolu bölelim, hem de gezelim görelim demiştim. Ama 1 ay önce yaptığımız Avustralya vize başvuruları bir türlü sonuçlanmayınca, Singapur ile ilgili hiçbir rezervasyon ve plan yapmadan durdum. Garip bir şekilde bizimle aynı anda başvurularını götürdüğüm annem ve kardeşimin vizeleri hemen çıkmıştı ama bizimkilerden tık yoktu - üstelik onlar ziyaret sebebi olarak; bize eşlik etmek istediklerini belirtmişlerdi… ironik bir durumdu - elçilik derdi ki; “sizin veya bizim yapabileceğimiz bir şey yok, almamanız için bir sebep de yok, Avustralya’dan gelecek onay bekliyoruz, evet gecikti, sonuçta kararı onlar veriyor”… Cenk merak etmememi söylüyordu ama ben olumsuz bi durumda sinirlerim bozulmasın diye otel rezervasyonları dahil hiç bir plan yapmıyordum. Bekleye bekleye uçacağımız güne kadar geldik. Öğleden sonra uçağımız kalkıyor. O sabah elçilikten aradılar vizeleriniz onayladı diye…

Son dakika hazırlık yapmaya alışkınım ama bu hazırlığı yaklaşık 14000 kilometre uzaklığa gitmek üzere yapınca biraz heyacanlı oldu… Singapur ve Avustralya’da birlikte olacağımız ama Singapur Havayolları ile uçtuğu için bizden önce hareket eden arkadaşımız Hayri’yi tam uçağa binmek üzereyken yakaladım. Ben geleceğimiz müjdesini verdim, o da benden aldığı tiyolar ile rezervasyonunu yaptığını söyledi. Otelde görüşmek üzere sözleştik. Otelin adresini bana mesaj attığında anladım ki benim önerdiğim caddeyi yanlış hatırladığı için şehrin tam öteki ucunda bir otel bulmuş :) “Hepi topu 2 gece kalacağız, bir de birbirimiz bulmaya çalışmayalım” dedim. Aynı otele rezervasyonları yaptım. Cenk pasaportları elçilikten alırken, ben Avustralya rezervasyonlarımızı da tamamladım. Hayatımızın en uzak ve en son dakika seyahatine, en hızlı bavul hazırlığımızı yaparak yola çıktık… Read more…