Archive

Archive for Haziran, 2011

Küçük Kuzum ve Orta Boy Koyunum :)

Haziran 14th, 2011 banu 9 comments

10 gün rötarlı olarak Ankara’ya yeni gelmiş gibi yapıyoruz. Büyükleri yeni görebildik. Bavullar yeni yeni boşaldı. Çamaşır makinası fazlaca mesai yaptı - sonunda bozuldu rahatladı. Tabii ben rahatlayamadım. Ortalık bir türlü toplanamadı. Evin halinden utandığımdan arkadaşlarımızı ekmeye devam ettim. Hatta evin dağınık ruhu bana geçti - sürekli bir şeyleri - bu şeyler arasında çocuklar da var - bir yerlerde unuttuğum paranoyasına kapılıyorum. Tekrar bir yerleşebilsem, normale döneceğim. (inşallah…)

Tabii benden önce hızlı normaleşen bazı şeyler var. Sarp Ada doğum kilosunu hemen hemen ikiye katladı. Mira daha jetlag bile atlatmadan Türkçe anlayan okulu Binbirçiçek’e mutlu mesut geri döndü. Ama asıl önemlisi ve kayıt altına alınması gerekeni; Mira’nın büyümekten ve büyük olmaktan memnun olmaya başlaması oldu :) İkinci bebeğini bekleyen ve yeni doğurmuş arkadaşlara selam olsun; merak etmeyin su yolunu buluyor diyeceğim. Bu zamana kadar bir çok yaşıtının aksine, büyüdün - büyümen lazım gerekçelerini yok almayayım, ben bebeğim, küçük olmaktan mutluyum, daha küçük kalmak istiyorum diye savuşturmayı başaran kızım için çok büyük bir adım bu… 0-3 yaş ayrımının yapılmasında varmış bir keramet… gördüm, anladım.

Ada’nın doğumundan beri, elimden gelebildiğince sen abla oldun artık, büyüdün dememeye özen gösteriyordum. Zaten annem, kayınvalidem, görümcem, kardeşim, komşum, kapıcım, sütçüm hatta marketteki teyze, yoldaki amca bile iyi niyetle ister istemez ne güzel bir abla olmuşsun sen artık uslu durursun, kardeşini seversin, annene yardım edersin diyor, Mira da inadına içine Chuky kaçmış gibi davranıyordu. Çenemi yorup niye dinlemiyor beni diye stres olacağıma eksik kalmam iyi olacaktı.

Read more…

Döndük

Haziran 1st, 2011 banu 13 comments

Yıllar yıllar önce, “çok şansızımdır, hep aklımda bir backup plan ile dolaşmak zorunda hissediyorum kendimi” diye hayıflandığım bir müşterim başıma gelen abuk durumlara karşı tüm bakış açımı değiştirmişti… “Evet, olağanüstü şeyler yaşıyorsun ama bunların üstesinden gelmeyi de her seferinde başarıyorsun, ben buna şansızlık değil şans derim” demişti. Yaşadıkça ben de ikna oldum dediklerine… Yola çıkmadan 4 saat önce Mira’nın püskürerek kusması, günü jöle kıvamında geçirmesi, havaalanı uyuyakalması, Baha ve Özge’ye veda bile edememesi ile yine öylesi ŞANSLI başlayan bir yolculuk sonrası sağsağlim vardık memlekete… Bir araya gelebildik en nihayetinde…

Read more…