Home > günce, uyku > Insomnia

Insomnia

Aralık 15th, 2009 banu Leave a comment Go to comments

Geçen bir hafta annelik tarihimde kendimi en yorgun hissettiğim haftaydı. İlk bebeklik dönemindeki 2 saat intervalli uykular bile beni böylesine alaşağı edememişti. Çocukluk ve gençlik dönemlerimde yaptığım yüzme antremanlarının, özellikle de hafta içi okul öncesi sabah 6 - 8 arası olanlarının hayatıma en büyük katkısının her koşulda hemen uyuyabilmem ve hemen uyanabilmem olmasıyla böbürlenip duruyordum. Aldım ağzımın payını… Oturdum…

Chicago’dan geçen Pazartesi akşam döndük. Yol ile ilgili hesaplarımız herzamanki gibi çarşıya uymadı. Hedefimiz Mira’nın uçağa biner binmez biraz uyuması, sonra da uyanık olarak yolu tamamlaması idi. Ama gün boyu hiç uyumamasına ve uçağın gece 9:30′da - tam bizimkinin uyku saatinde - kalkıyor olmasına rağmen binince uyumadı. Tam anlamıyla kudurdu… Sonra da bir uyudu inene kadar da hiç uyanmadı. Ben de aynen ona ayak uydurdum. Birlikte fosur fosur uyuyarak akşam Ankara’ya vardık. Bu kadar uyumanın üzerine artık sabah kadar nöbet tutarız derken, Mira saat 10′da tekrar uyudu :) Tabi ben aynı performansı gösteremeyip, bavulları boşalttım, çamaşırları yıkadım. Yattım. Salağım işte… Kalsın şu bavullar ne olacak sanki… Şu blogda bile en çok “bavulları boşalttım, çamaşırları yıkadım” kalıbını yazmışımdır herhalde… ne değişti hayatında, dur bir yerinde, değil mi? işte bilseydim bu hafta boyunca uyuyabileceğimiz tek zamanın bu olduğunu…

Bir kaç saat sonra Mira yanımıza gelmiş “kalllkk oynaaa” diye bağırıyordu… işte bu haftayı her daim bu “kaaaalk oyna” talimatı ile tamamladık. Öyle bir talimat ki gülsek mi ağlasak mı bilemedik.

Gecenin 2sinde pür neşe cin gibi bir velet başımızda direktif veriyor. “Kalkın…”

İlk geceler dönüşümlü olarak durumu idare etmeye çalışsak da sonra ki akşamlar da performansımız gittikçe düştü. Öyle ki… İlk içeriden sesi geliyor.
“annnneeee…” “annneee”

Sonucu bildiğimizden duymazdan geliyoruz. Yastıkları kafamıza çekiyoruz. Aramıza alıyoruz. Sen de uyu diye ikna etmeye çalışıyoruz. Ama cevap hep şöyle oluyor:
“Yoook… uyku yoook… kalk oyna… burda yoook… orrdaa… oyna… içede… oyna”

Dahası sözlü ikna edemediği noktada öpmeye başlıyor
“anne kalk… muck”
“baba kalk… muck”
“kalk oyna”

Öylesi komik, gülünecek bir durum… ama bizim yorgunluktan ağlayasımız var.

Hatice’yi sıkıştırıyoruz. Gündüz uykusu nasıl? sadece “zor uyandırıyorum” diyor. Demek akşam uykusunu alamıyor. Son derece normal ben de alamıyorum ki! “Yine de 2 saati aşırma uyandır” derken “olmadı bugün 1 saat uyut bari” diyoruz. Ama bu da gece performansında bir şeyi değiştirmiyor. 22 aylık bebeğim öğle uykusu da dahil günde sadece 5-6 saat uyuyor ve ne neşesinden ne enerjisinden bir şey kaybetmeden kudurmaya devam ediyor…

Hafta içini böyle perişan tamamladıktan sonra Cumartesi sabah kardeşim Suha’yı Yalova’ya asker ocağına bırakmak üzere yola çıktık. Pek keyifli (!) yol arkadaşları olarak biner binmez uyuyuverdiğimiz için, Suha bir saat sonra “biraz da ben uyusam diye” isyan etti. Bolu’da alırım tekrar arabayı dedi ama kıyamadım ben onu uyandırmaya… Zaten askerde hiç olmadı birileri sürekli yat kalk diyecekti ya öylece sürdüm, Yalova’ya kadar. Kardeşimi bıraktık. Dönüşte “geceyi Bolu’daki evde geçirelim, iyi bir uyku performansına  ihtiyacımız var, mantıklı davranalım arabada iyi uyudu akşam illa erken yatsın diye kasmayalım” dedik. Gece 12ye doğru uyudu. Sabah 5e doğru da kalktı… Ben uyumaya devam ettim ama Cenk görev başına indi… Saat 8 gibi
“baba oyna bitti… gitt… anne kalk… oyna…” diye bağırmaya başlayınca, Cenk “hadi kalk dönelim bari benim de dersim var zaten” dedi.. Ankara’ya yola çıktık…

Arabada kesin uyur diye beklediğimiz Mira’mız bize laf yetiştire yetiştire uyumadan geldi Ankara’ya…  Yolda Hollanda’da yaşamış bir arkadaşımızın anlattıklarını konuştuk Cenk ile… küçük çocuklara bile kreşlerde hiç öğle uykusu uyutmadıklarından bahsetmişti. “Öğlenleri uyumuyorlar ama akşam 5 - 6 gibi gece uykusuna yatıyor çocuklar” demişti. Ne kaybederiz dedik. bol oyunlu bir harika bir gün geçirdik… - bunun detaylarını da paylaşacağım  - Akşam saat 6 gibi tos uyudu bizim ki… Bir kaç saat sonra uyanır diye beklerken hiç tık demedi… ben de saat 8:30 - 9 gibi attım kendimi yatağa sabaha kadar deliksiz bir uyku çektik. çiş molası bile verilmedi öyle deliksiz yani… Saat 6 da “oynaa” diye kalktı… ben de kendime gelmiştim ya süper dedim. Oynadık :)

Bu Hollanda’lıların yöntem bizim kızda işe yaradı mı derken… tam da bu kadar bilinçle olmasa da bugün öğle uykusunu uyutma dedim Hatice’ye… Niyetim işten eve biraz erken gelmek, saat 7:30 gibi yatırabilmek Mira’yı… Ama saat 6 da duydum ki; Mira’cım uyumuş. Hala da uyanmadı. Ben de kös kös bekliyorum “anne oynaaa…” diye bağırmasını… O kadar suçlu hissediyorum ki kendimi… Burnumun ucu sızlıyor. Gözlerim doluyor. Uykum da kaçtı zaten… Benden Hollandalı falan olmaz kardeşim…

Bu aralar annelik duygusunun hakikaten patalojik bir şey olduğunu düşünmeye başladım. Ben hiç bir dönemimde öyle bebek-çocuk seven bir insan olmamıştım. Sonra bir gün geldi çok ama çok istedim bir bebeğim olmasını… Hormonlarımın yürü ya kim tutar seni dediği bir dönemdi sanırım… Yine de hamile olduğumu öğrendiğimde de öyle içimde kelebekler falan uçuşmadı. Mantığım hep duygularımdan daha hızlı hareket etti. Sonra bir şeyler oldu… Bu cadıyı doğurdum. Kucağıma aldım ve hayatım değişti. Sadece kendi bebeğime değil tüm bebeklere sulanır oldum. Bebekler ile yetinmedim, çocukları, hamileleri gördüğümde de beliren aptal bir gülümseme yapıştı yüzüme… Karşımdaki hamile benim gibi biri ise muhtemelen ne bakıyor bana bu salak diye düşünüyordur. Eh bir de sevinince, üzülünce, çok düşününce dökülüveren gözyaşları geldi hayatıma… Şimdi uyarıyorum, artık kronik anneyim ben, yaklaşmayın ağlarım… haaa…

bunlara da göz atabilirsiniz…

Categories: günce, uyku Tags: ,
  1. Aralık 15th, 2009 at 01:44 | #1

    sen kronik anne
    herkesi kendine asık eden kronik bi arkadassin:)

    ustelikte oldukca alemsin:)

    mmmucx…

  2. Aralık 15th, 2009 at 07:48 | #2

    sibelcim… sabah sabah şımarttın beni :) aslından ben değil de kızım bir alem…

  3. Aralık 15th, 2009 at 08:42 | #3

    hoşgelmişiniz tekrar,
    ben de meraktayım bu uzun yolculuklarda uyku düzenini nasıl devam ettiriyorsunuz diye.
    öğrendim böylece. bence sen çok da iyi dayanıyorsun. ben gece 2-3 defa kalkmaya bile zor dayanabiliyorum. gece 24.00-06.00 arasında uyanamıyorum. uyansam da kalkamıyorum. Hakan sağolsun. bazı geceler kalkıyorum, Yiğite bakıyorum, yatıyorum. sonra sabah hiç birşey hatırlamıyorum! böyle dönüşümlü olarak idare ediyoruz işte.
    anne-kıza çoook sevgiler :-)
    gorki

  4. Aralık 15th, 2009 at 09:14 | #4

    Güldüm sabah sabah, bizim minik adamda gündüz 3 saatlik süren uykusundan sonra iki gündür aksam 22 de yatayim sevdasinda, imdaaatttt! Bende uyandiracagim bugünde öyle uyursa. Aksam on kere odasina cagiriyor, oyun oynayalim, lego yapalim istiyor. Mira nasil uyumus öyle yav, bayilmis resmen:) Cok güzel coooook, masallah diyelim nazar degmesin:)

  5. Aralık 15th, 2009 at 09:18 | #5

    Gözlerim sulandı ya…Yined e çok iyi idare etmişsiniz saat farkını.Miracım da ne kadar masum çıkmış…

  6. Aralık 15th, 2009 at 09:25 | #6

    Hoşgeldiniz nihayet.. hayır artık Tr’de mi yaşıyorsunuz yurt dışında mı anlamadım ben, Miracımın kafası karışmasın da.. Sibelime de katılıyorum aynen… Özledik sizi, en çok da Mira’yı..

  7. Aralık 15th, 2009 at 09:49 | #7

    Banu,ne yalan söyleyeyim en çok merak ettiğim noktalardan biri bu seyahat temposu içinde Mira’nın uyku düzenini nasıl koruduğunuzdu…Yorucu bir hafta olmuş belli..Vicdan azabı demişsin ya;anneliğin sonsuz bir mutluluk ve sevgiye eşlik eden sonsuz bir vicdan azabı olduğunu düşünüyorum.Ama bunun da duyarlılık anlamında teşvik edici olduğuna inanıyorum.Hamile kalana kadar,çocuklu arkadaşlarımla bile hep mesafeli görüşmüşümdür.Öyle çocuk delisi değildim.Ama hamileliğimle beraber ben de artık kronik anneyim:))Resimler harika,sebebi de kaynağında sanırım ve askere de hayırlı teskereler dilerim

  8. dönay
    Aralık 15th, 2009 at 10:11 | #8

    Galiba bende kronik anneyim. Gördüğüm tüm bebekler benim olsun istiyorum, hamilelere gıpta ile bakıyorum. Çocukların olduğu dramatik filmleri izleyemiyorum hemen salya sümük. Eskiden böyle değildi, hani su babam ve oğlum filmine herkes salya sümük ağlarken. Ben, anlamadım bunun neresinde alamam gerekiyordu diye tepki veren biriydim. Anne olmak dünyanın en güzel şeyi..

    Benim kızım uykucu biraz gündüz uykusu 3 saat, aksamda 20:00 uyumasa çok agresif oluyor sabah 06:00 da ayakta .Geceden sabaha özlüyorum Eylül’ü, o yüzden seni anlayabiliyorum. Henüz 10 aylık belki biraz büyüdüğünde oda oyun ister

  9. Aralık 15th, 2009 at 10:45 | #9

    Herkese teşekkürler yorumları için… Aslında bir ekleme yapmam lazım… bu yasadığımız şeyin çok da jetlag etkisi olduğunu düsünmüyorum. yani gece gündüze dönmüs durumda değil… günde 12 saat uyuyan bebeğim bir anda bunu 5 saatte düsürmeye karar verdi. keyfi iştahı herşeyi son derece yerinde, sadece ben şapşala döndüm… Yine de yolculuklara bağlıyorum biraz, galiba çok özlüyor bizi… alıştı 15 gün içinde dip dibe yaşamaya… oyna direktifi bundan…
    bu arada bugün sabah 6 da kalktı. gece hiç deliksiz uyudu… tam 12 saat… yani son iki gecedir eskiden ögle uykusu ile birlikte yakaladığı toplam süreyi gördük. 6dan 8e kadar muhteşem oynadık - ben biraz daha uykumu almış olsam daha iyi olurdu ya - Beni işe öpücükler ile yolladı… Kızım Hollandalı - gibi yaşamaktan mutlu oldu ya, biz de mi oyle yaşasak?

  10. Aralık 15th, 2009 at 10:53 | #10

    ay sabah sabah güldüm. Fotograflarada bayildim… En son Temmuzda gittik almanya ama ondan önce 2009 yili icerisinde 12 kere gitmisik, defne’nin bazen uyku problemi olmasini ben hep bu yolculuklara baglamistim. Ama sanirim dönem dönem her cocukta oluyor, sürekli evlerinde kalan ailelerde bile… O yüzden ben fazla takmiyorum, ama yoruluyorum hemde cooooooooooooook.

    Annelik konusunda seni kendime cok yakin buluyorum. Bende eskiden hic coluk cocukla ilgilenmezken. Simdi sokaktaki cocugu bile alip eve götüresim geliyor :-)
    eskiden hic aglamayan ben sulu göz gibi birsey oldum…. Mantikliyimdir ama simdi duygusal mantikli oldum

  11. Aralık 15th, 2009 at 11:06 | #11

    İnsan bir yerden sonra, ha simdi kalkicak, ha simdi kalkti derken zaten istese de uyuyamiyor degil mi?
    Ama sizinki extreme bir durummus gercekten, Hollandali olmasak da =) cozulmustur umuyorum problem.
    Kolayliklar =)

  12. Aralık 15th, 2009 at 11:26 | #12

    Ben de kronik anneyim. Duygusal durumlarda hiç gözlerim sulanmazken şimdi haberlerde orda burda nerde çocuklarla ilgili haber oluyor ağlıyorum..
    Bu arada ben Hollandalıyım sanırım.. Bu dediğini biz yapıyoruz gündüz sadece 1 saat uyutuyoruz akşam 7de yatıyor Ela.. sabah 7ye kadar uyuyor.. mis gibi oluyor..
    Miracım cok tatlı, cok da güzel uyuyor öpüyorum yanacıklarından

  13. Aralık 15th, 2009 at 14:08 | #13

    Banu’cum bugünlerde uyku olayına takık bir anne olarak sana sabır diliyorum ve aklımdan da “Acaba şu Hollanda modelini biz de mi denesek” diye geçirmeden duramıyorum… Bu arada fotoğrafa kelimenin tam anlamıyla bayıldım… Uyuyan Mira muhteşem görünüyor:)

  14. Aralık 15th, 2009 at 14:22 | #14

    Kiyamam :)) Ne tatli uyuyor. Jetlag cocugun duzenini allak bullak etmis. Bizimkisi bakicisinda oldugu gunler ogle uykusu uyumuyor. Bakicisina, bana gore daha cok nazi geciyor, normalde tersi olur :P Neyse, aldik eve donecegiz, arabada uyudu. Biz de arabada yemek yiyip oyle donduk eve, eve donunce de uyanmadi. Vee gecenin 2.30′unda ayaga dikildi :)))

    Bizimkisi sabah 5′te, 6′da kalkmaya, bizi de zorla kaldirmaya baslayinca tv izlemeye alistirmistik, cocugun hic oyle bir istegi olmadigi halde :P O uyaninca, goz kapaklarimizi bile acmadan uyurgezer bir halde gidip tv’yi aciyor ve aynen yataga donuyorduk kari koca :P Artik kimin sirasiysa tabi heheh :)) Sonra o donem de gecti.. Simdi tv’yi acsak da kendisi kapatiyor, izlemiicem, uyan artiiik diye :P

  15. Tülay
    Aralık 15th, 2009 at 15:19 | #15

    evet kendini suclu hissetme… yalniz degilsiniz, ben de yalniz olmadigimi sizin ve diger blog yazan arkadaslarin yazilarini okudukca hissediyorum. iyi ki siz blog yazarlari var, bunlar yazilip paylasiliyor…

    Konuyla alakasız olacak ama ben size bir de Singapur yazinizdaki slingi nerden aldiginizi soracaktim…

    sevgiler…

  16. Aralık 15th, 2009 at 17:31 | #16

    Anladığım kadarıyla 2 gündür 18:00-06:00 uyuyor Miroş. Belki de bu düzen güzel oturur vede öğlen uyutma derdi kalmaz, Miracık da kocaman insanlar gibi bir tek gece uykuları ile devam eder..
    Eger böyle devam edecekse umarım daha derin ve faideli uykular uyur, büyüme hormonlarını patır patır salgılar, sabahları da al yanaklarıyla gülerek uyanır…happily ever after durumları yani banucum..hadi bakalım, darısı bizim güzel uykularımıza :)

    İade-i ziyaret edecegiz, haber bekliyoruz, ara beni anne..muck!! ;)

  17. Aralık 15th, 2009 at 23:40 | #17

    miracım çok tatlı gözüküyorsun uyurken, uyanınca neden cadı oluyorsunuz siz miniklikler bilmem :) kalk oyna bizde de aynı emir büyük yerden deyip esas duruşa geçiyoruz ötesi yok zaten..
    sevgiler :)

  18. Aralık 16th, 2009 at 00:52 | #18

    ah o aptal gülümseme aynen bende de var..ne hamile kaçıyor, ne bebek kurtuluyor, bir de hülyalı ki hatta peşi sıra iki damlacık.. gazetede bebek, çocuk haberleri hep okunuyor.. deli bir anne bebeğini mi dövmüş bir de gazeteyemi çıkmış bir silahım olsa o kadını vurabilirim sanki, o kadar içten öfkem.. bir ölüm haberimi otur ağla..böyle değildim ben..
    bu yoğun duygulara rağmen daha çok tolere, daha tahammüllüyüm, taksi şöförlerine bile yol veriyorum trafikte, geçmişte ne mümkün..
    bazen uykumu kaçıran sorumluluk hissi.. bazen içimi içime sığdıramayan umut…bilmem..?? bunun adı kronik annelik mi? hoşuma gitti:)) sağolasın banu:)))

  19. Aralık 16th, 2009 at 05:54 | #19

    Merhaba,
    Iade-i ziyarete geldim. Iyi ki de gelmisim, icimi acan, pozitif bir blogla ve bizden daha cok gezen bir aileyle tanistim. Mira’cik da cok tatli, maasallah ona.

    Uyku duzeni bir anda 10 saatten 5 saate inmez bence, farkli zaman dilimlerinin etkisidir diye dusunuyorum. Eski duzenine donecektir zamanla :) Bizimkilerin duzeni de 5-6 saat fark olan yerlere gitseler bile sasabiliyor. Bazan 10 gune kadar uzayabiliyor eski duzene donme suresi.

  20. Aralık 16th, 2009 at 23:22 | #20

    ps: össssledik sizi

  21. Aralık 17th, 2009 at 10:57 | #21

    Maşallah Mira ya.
    Doğrusun buradan mışıl mışıl uyuyan bir melek görünüyor. Hiç öyle kalk, oyna emirleri yağdırır gibi değil :P
    Aslında Hollanda tipi dediğiniz olay çok güzel ama gündüz anne-baba ile vakit geçirebilen çocuklar için güzel.
    Ben oğluma 5 buçukta, babasıda 6 kavuşuyor.
    A.Y. nin saat 6 da gece uykusuna geçtiğini düşünürsek birbirimize ne zaman doyacağız ???
    gündüz ve mümkünse öğleden önce 2 saat uyuması ve akşam uyku saatinin 8 olması bizim için en ideali.

  22. Aralık 18th, 2009 at 17:27 | #22

    Anne olayını patolojik olduğuna katılıyorum.

    Fotoğraflar süper bu arada :)

  23. Aralık 19th, 2009 at 16:55 | #23

    boşver şimdi bunları,ben Mira’nın bu muhteşem fotoğraflarına aşık oldum ,prensesim benim,üzme benim tatlımı ,kalk diyorsa kalkıcaksınız tabi !!!!bu tatlışın kalbi kırılırmı hiç!!!

  24. Aralık 24th, 2009 at 10:45 | #24

    banucum merhaba
    şu hollanda işini ilk kez senden duydum meğer biz 2 aydır tam hollandalı olmuşuz da haberimiz yokmuş
    defne 18 aylıkken öğlen ve gece uykularına çok ama çok zor dalmaya başlamıştı, sonradan öğle uykusunu tamamen reddetti, uyutmak imkansız hale gelmişti ve sonunda bıraktı
    şu an akşam 4 gibi uykusu geliyor biz de uyutmuyoruz tabi ve 7 buçukta tamamen ve kolayca uyumuş oluyor
    sabah 8e kadar da uyuyor
    aslında bu duruma bizim en ufak bir müdahalemiz olmadı bana kalsa 1 saat de olsa öğlen uyuması iyi olurdu ama uyumuyor, biz de tercihi ona bıraktık zira yapacak birşeyimiz yok:)
    neyse ki ben eve 3te geliyorum ve birlikte vakit geçirebiliyoruz, akşamları da özgür kalıyoruz ve zorlu uyutma sürecinden de kurtulduk, şimdi yazınca sanki daha iyi olmuş bu düzen ama uyku ihtiyacı karşılanıyor mu o konuda tereddütlerim var, daha çok küçük çünkü, öğlen uyumamak için

  25. Ocak 19th, 2010 at 00:22 | #25

    Yaşasın! Son zamanlarda okuduğum diğer anne bloglarında hep “o yöntem, bu yöntem” ile bebeklerine uyku eğitimi vermiş “bilinçli” annelerle karşılaşmaktan sıkılmıştım! “6 aylık bebeğim Deniz kucağımda uyumaya alıştı, yanlış mı yaptım, gündüz neden az uyuyor, akşamları 9-9:30 çok mu geç” diye diye kendimi de bebeğimi de strese soktum. Ohh bee, benim bebeğim gibi bi uyuyup bi uyumayan bebekler de varmış blog aleminde! :)

    Bu arada ben de aynnnen kronik annelerdenim. Duygusallık had safhada, ayrıca bebeğimle ilgili herrr konuda vicdan azabı çekmeye meyilliyim, bu aralar uyku meselesi başta!

  1. No trackbacks yet.