Trik Trak Trik Trak
Haziran ayı boyunca çok çalışmak zorundaydım… Burnumun ucunu görecek halim kalmadı. Mira’cım kapanın elinde kaldı. Bunun için vicdan azabı çekemeyecek kadar da yorgundum.
Bu dönemde… Mira’yı manyakça severek şımartan babaannesi, halaları, dayısı, amcası ve onların arkadaşları, bakıcı ablası Hatice, komşu kızlarımız Elif, Zeynep ve mahallenin çocukları, hatta köpekleri ve kedileri için şükrettim. En az 2 saat rötarla, Mira’yı can hıraç yuvadan almaya çalışırken telefon açıp - Mira dinleneceğim deyip uyudu, acele etmeyin, hatta öğleden sonra tiyatroya-doğumgününe-ona-buna-şuna kalsın - şeklindeki vicdanımı rahatlatıcı önerileri tam zamanında sunan Binbirçiçek kaptanları Selin ve Hilal’e şükranlarımını sundum. Herşeyden öte k..mı toplama işini tam performans üstlenen Cenk ile gurur duydum. Hiç bir şeye mudahil olabilecek veya müdahale edebilecek halim olmayınca, dünyanın benim iteklemelerim olmadan da döndüğünü tamamen kabul ettim. Hatta bu duruma öyle alıştım ki, gelen tüm önerilere son derece konformist bir yaklaşım ile bakmaktayım.
Kısaca Gri Banu olarak gitmiştim, Ak Banu olarak döndüm
Bu tempo ile Ankara’da gün içinde pek görüşemezsek de yuva yolunda araba muhabbetlerimiz ve akşamları uyku hazırlığı için geçirdiğimiz bi yarım saat, üstüne sarmaş dolaş uyumamız ikimiz için de çok şeyi değiştiriyormuş. Kongre için Antalya’da bulunduğumuz 10 gün süresince, değil Mira’yı görecek, yatağı bulacak vakti zor buldum. Günlerce hepi topu 2 saat uyuyunca, üzerine sahne (!) makyajı ile ancak insana benziyordum. Mira’cım ilk bir kaç gün babasının animasyonları ile benim yokluğumu çok umursamıyor gibi görünse de ilerleyen günler de beni görür görmez öyle bir mızırdak hale dönüşüyordu ki - çok özlemiş olmama rağmen - benim dahi içimi bayıyordu. Ben onu anlamamakta ısrarcı olunca, dönerken patlattı bombayı… Ankara’ya dönerken, benim evi, okulu, ıvırı, zıvırı özledin mi geyiklerim karşısında - yoook hiçbirini öslemdim, ben sadece annemi ösledim. ben sadece seni çok ösledim. sen budaydın ama ben seni hiç göremedim - diye lafımı ağzımı tıkaladı. Kaldım öylece…
Neyse ki sayılı gün çabuk geçti. Yoğun günler göz açıp kapayana kadar bitti. Bizim de eve geri dönmemiz ile çıkmamız bir oldu. Soluğu gerçek anlamda bir tatil için Çeşme yarımadasında aldık. Hasret giderdik. Tazelendik döndük. Hoş tazelendik derken; bende sörf direği kaynaklı çeşitli ezik ve çürükler, Cenk’in de bir gözünde %40 görme kaybı mevcuttur. Ruhen tazelendik diyeyim. Tatil detaylarına sonra gireyim…
Kendimi hazır hissettiğim zaman Çeşme fotolarına da bakacağım ama öncelikle hoşgeldiniz! Tatilin -fiziksel hasarlara rağmen- iyi geçmesine sevindim!
Sevgiler
miracıgın cümlesi çok manidar olmuş.akıllı bıdıklar.
eşine geçmişm olsun,düzelcek birşey sanırım.
yoğun günlerin bitmesine sevindim
başlıktan hareketle bir şarkı videosu izleyeceğim diye gelmiştim
Ben de bir sarki videosu bekliyordum Neyse artik bir dahaki sefere isteyelim (yuzsuz okur:).
Size cok gecmis olsun! Mira da, canim benim, anne ozlemini gidermis neyse ki, isil isil bakiyor :))
Oğlunu dün yazlığa babasıyla yollamış üstelik gitmeden önceki 3 günü de anneannesinde geçirmiş olmasından dolayı burnu özlem dolu bir anneye yapılır mı bu Banucum :))
dinlenmene sevindim:)
gri banu ak banu, bayıldım buna:))
bir de nurturia sağolsun ve fb:))
banu çeşme fotoğraflarınıza da bayıldım. kaldığınız yeri de ve merak ettim orası şahsa ait bir ev mi, otel tarzı bir yer mi? zira muhteşem.
o güzel ağızlı mirayı da kocamaan öptüm
Zor gunlerin geride kalmasina sevindim. Miracik nasil buyumus oyle. masallah cok ama cok tatli!
Ben de nerdesiniz diye düşünüyordum.. Şu dönemde benden daha yoğun bir karmaşa içinde olan varmıdır diye de merak ediyordum sanırım beni geçmişssin. Olsun kurtarmışsınız olayı.. Hoşgeldiniz
Banu fotograflara, Mira’ya bayildim:) Mira bir demis tam demis degilmi, akilli güzellik:)
Hoşgeldiniz sonunda sizi blogda görebildik.Tahminlerim doğruymuş ya iş seyahatinde yada tatilde olabileceğinizi düşünüyordum.İyi bir aradan sonra sıkı bir dönüş olmuş dinlenmişsinizdir umarım.Mira için üzüldüm anneye hasret kalmış ama mecburen iş de lazım aş da öyle değil mi? Ah bu iş hayatı biz kadınları köreltiyor hele ki bir de anne olunca…
bu arada ben de bloguma bekliyorum sizi ve diğer arkadaşları siteye yeni eklentiler yapmaya çalışıyorum yani hala yapım aşamasındayız
Başak’cım… darısı başınıza
Şule, Evren… son zamanlarda koyduğum 3 videodan 2si tuvalette geçtiğinden şarkı videolarına ara vermiştim. işin aslı kamera karşısında sadece tuvalette şarkı söylüyor, sabit kaldığı için yakalayabiliyordum şimdilik sizi EL’MIRA’ videosu ile başbaşa bırakıyorum…
Ayça’cım… burnunda tüttüğünü biliyorum… ama kısa molalar herkese iyi geliyor, bunu da biliyorum… yine de kavuşun tez zamanda
Fusun, kaldığımız yer konusunda biraz şanslıydık Burası 4 odalı butik bir otel: Sailor’s otelin EV bölümü… biz 3 odaydık, beklenen 4. oda gelmeyince bize özel bir EV tutulmuş oldu. detayları yazacağım…
Benden bizden… teşekkürler
Esra, sağol, sana da gemiş olsun…
Efsun, valla lafı kötü oturttu.
Buki, teşekkür ederim. Blog adresini verirmisin? yorum bırakırken blog adresini de web sayfası yerine yazarsan diğer arkadaşlar da ulaşabilirler…
Ahh Banu’cummm..İşimden istifa edip sana yardımcı gelesim var, işleri hafifletesim var..o kadar yani!!!
Buralardamısınız bu gunlerde bari??
Hay Allah afedersiniz adres belirtmedim.Hemen yazıyorum.( buki-begm.blogspot.com ) ben Buket…adresi web sayfasına nasıl yazıldığını tam bilmiyorum hemen halledeceğim.
umarım şimdi olmuştur.