Home > düşündürenler, günce, hatırlamalık, paylaşmalık > Masterlar yarışlarından sıcağı sıcağına…

Masterlar yarışlarından sıcağı sıcağına…

Az da olsa iş için nokta atışı geliş gidişler yapıyordum Bursa’ya, ama nokta atışı olunca hiç kafamı kaldırıp bakmamışım anlaşılan… Bu Bursa Master yarışları aldı beni çocukluğuma götürdü. En son 1993 olmalı bizim Bursa Kapalı Havuza gelişimiz. O zamandan bu yana Bursa’da ne çoook şey değişmiş. Değişmeyen tek şey de Kapalı Yüzme Havuzu olmuş sanırım. Zaman donmuş kalmış orada ! Tadilat gördüğü söyleniyor. Eskisehir ve Ankara’daki aynı model havuzların durumu daha da içler acısıymış. Bana duşlar, tuvaletler, kapanamayan - kapansada açılmayan - aliminyum kapılar, ellerine verilen kronometre ile hassas ölçümler yapmak zorunda kalan hakemler… hepsi aynı… geldi. Sadece o zamanlar biraz daha büyük gelirdi tribünler… - meğer ben çok küçükmüşüm. - Sonuçta aynı kaldığı için sevindiğim tek şey büyümüş popolar ve genişlemiş bellere rağmen değişmeyen yüzler oldu….

Bu haftasonu - ister istemez - Türkiye’de spor yapmak, sporcu olabilmek, sporcu kalabilmek üzerine bolca düşündüm.

Geçenlerde Pratik Annemiz Vancouver’daki Çocuklarımız için yazmıştı. Olimpiyatlara gidebilmek için bir gencin ne kadar çok çalışması ve nelerden feragat etmesi gerektiğini biliyor musunuz? Tuba’nın öyküsü benim ailem, çocukluk arkadaşlarım için çok tanıdık… Peki ya Kelime Çetinkaya‘nın ki…

Kızımızı uzak tutmak için elimizden gelen herşeyi yapacağımız mevcut eğitim sistemimize göre memleketimin çocukları 6. sınıf - 12 yaş ! - itibari ile SBS sınavlarına girmeye başlıyor. 6. - 7. - 8. sınıf SBSlerini takiben ÖSS - yeni adı YÖS - maratonu başlıyor. Sözüm meclisten dışarı ama… Tüm arkadaşları bu maratona koşarken, kaç anne baba “benim yavrum sınavdan sınava koşmasın, gönlünce koşsun, kaysın, yüzsün…” diyebilecek? Bunlardan kaçı çocukları adına “şampiyon olsun, burslar alsın, yurtdışına gitsin” diye hırs yapmadan, amatörce yarışmalarına destek olabilecek?

Olimpiyatların Türkiye’de düzenlendiğini düşlüyorum. Muhteşem bir organizasyon yapacağımıza eminim lakin tesis hazırlıklarımız elde olmayan sebepler ile son ana kalacağı için portatif bir havuzda yüzdürebileceğiz Michael Phelps’i… Zaten öyle Pekin’deki gibi ikoncan bir havuz neyimize gerek… Onu olimpiyat sonrası ne yaparız ki? Hızımı alamıyorum tribünlerdeki Türk seyircileri hayal etmeye çalışıyorum. Açılış - kapanış törenlerini bir kenara bırakalım… Eş, dost, tanıdıktan bedava bilet temin edebilecekleri de ayıralım… Kaç kişi bilet satın alarak müsabakaları izleyecektir?

Mira büyüsün, yüzsün, yarışsın, rekor kırsın, alkışlansın diye bir hayalim yok. Zira ben kendim yüzerken de yarışmaktan hiç haz etmezdim. Tek isteğim spor sever olsun. Spor hayatının içinde olsun… Sporla iç içe kalabilsin. Sağlam kafalı, sağlam vücutlu olsun !

Her şeye rağmen, Bursa’da ki Master Yarışlarında yeni nesil amatör sporcuların geleceği için büyük bir güç gördüm… Masterlar da ne mi dersiniz? Masterlar; en az 25 yaşına gelmiş yüzme, atlama, sektronize yüzme, sutopu ve açık su yüzme dallarındaki yarışmacılardan oluşuyor. Yaş grupları; 25–29, 30–34, 35–39, 40–44, 45–49, 50–54, 55–59: 60–64, 65–69, 70–74, 75–79, 80–84, 85–89, 90–94… diye devam ediyor… Amaç; sağlıklı yaşam, dostluk, anlayış ve rekabet atmosferini geliştirmek…

Bu hafta sonu, - belki de hayatımda ilk defa - bir yarışa katılamadığım için hayıflandım. Eski arkadaşlarım yüzerken heyacanlandım. Kardeşim Suha 3 tane rekor kırdı, kronometre elimde nefesim kesildi. Yaş kemale erince rekabet çok tatlılaşıyormuş ama bazısı da 7sinde ne ise 70inde de o oluyormuş; gördüm :) 70 yaşındaki amcanın depar anını dijital kamera ile yakalayamayan eşi ile atışmasına çokça güldüm…

Her şeyden öte… kızımın bizi “yakından bakacamm” diye çekiştirip tribünlerin aşağısına indirmesine… “hadi dayıı, hadi Suhaaa” diye tempo tutmasına… “Arda’nın annesiii ne güzee yüzüyo annne… böle böle…” demesine… tribünlerde arkadaşları ile kıtlıktan çıkmış gibi çubuk kraker (!) paylaşmasına… bayıldım. Çıkışta “ben havuza cuuup yapacam. dayı gibi böle yüzücem” demesi ise aklımı başımdan aldı. Çocuklarımızın en büyük rol modeli bizleriz… daha fazla söze gerek var mı?

bunlara da göz atabilirsiniz…

  1. Mart 2nd, 2010 at 02:53 | #1

    Ben ugrayamayali neler olmus neler. Dogumgunu partisini kacirmis, hasta ziyaretini atlamisim :(

    Esine cok cok gecmis olsun diyor, Miracigima da nice nice guzel seneler diliyorum :))

  2. Mart 2nd, 2010 at 17:58 | #2

    portatif havuzda phelps’ i okurken aklıma ne geldi: bizim karafatmalı Anıttepe havuzunda, ‘82 de mi ne, ilk açıldığında, tanıtım amacı ile mini bir avrupa şampiyonası düzenlendiğini ve Michael Gross’ un gelip yarıştığını biliyormuydun??? Sence Gross kaç kelebek kulaçta 25 e varıyordu acaba? ;)

  3. Mart 3rd, 2010 at 15:59 | #3

    Anne ve Bebişi… teşekkürler… açıkçası ben de kaçırdım bu aralar neler olduğunu ;)

    Itir… hadi ya… ben bilmiyormuşum bunu… yoksa biliyor muydum?

  1. No trackbacks yet.