Home > Ankara, gezmelik, günce, yurtiçi seyahatler > Orda bir köy var…

Orda bir köy var…

Çok da uzakda sayılmaz hatta bizim eve sadece 1 saat ötede… Kayınpederimin doğduğu dolayısıyla bizim nüfusun kayıtlı olduğu köy burası… İşin gerçeği pek gidip gelinmediği için, benim bizim köy demeye dilim varmıyor. Gidilmeden kalınmadan bizim kalan o köyler sadece şarkıda oluyor… Ankara’ya yakın olunca bu köyün ahalisi de büyük şehirin aşkına düşmüş, köyde pek kimsecik kalmamış. - kalanların da kendine hayrı tartışılır - Bir yandan da kimse köydeki evini yıkmayı, kapatmayı kendine yedirememiş ama öylesine kaderine bırakıvermiş. Gözden ırak kalan gönülden de ırak kalmış. Gel zaman, git zaman, bağlar bakılmadığından dağ olmuş.

Cenk bir süredir hayvancılık, ormancılık, tarımcılık mevzuularına vakit harcıyor. Kafa yoruyor. Bahçemize inek bağlamaktan daha öte fikirleri var. Eyleme geçmesi yakındır ki sadece kendi köyüne değil, başka yerlere de gidiyor, geliyor. Bu gidiş, gelişlerden birinde yeni doğmuş kuzuları görmüş… Önce Mira’ya kuzu sevdirelim fikrini soktu aklımıza… Sonra da bir kuzu alalım, yuvada arkadaşları ile bakarlar, severler diye uçtu. Çok şükür yuvamız da bizim kadar uçuşa hazır :) Hemen bahçeyi kuzular için güvenli hale getirelim diye olaya el attılar. Kısa süre sonra biz hazırız kuzuları bekliyoruz dediler…

Böylece geçen Cumartesi günü kuzu almayı bahane ederek köyümüzün yolunu tuttuk. Mira bol bol kuzu sevdi. Tavuk kovaladı. Köpekler ile oynadı. Çiçek topladı. Ot yoldu. Atladı. Zıpladı. Koşturdu. Hani arpası fazla gelmiş derler ya… Bizimkine de oksijen fazla geldi galiba… Dönüş yolunda uyur diye beklerken hiç uyumadığı gibi bir de cırcır böceği gibi anlattı durdu.

O gün sonunda, kuzuları otla, samanla, marulla beslenebileceklerini düşünmekle ne kadar cahilce davrandığımızı anladık. Hala emerek beslenen süt kuzularını analarından ayırmaya kıyamadık. Yavruların yeri annelerinin yanı olmalı :) değil mi?

bunlara da göz atabilirsiniz…

  1. Nisan 28th, 2010 at 22:23 | #1

    Kuzu kuzuyu seviyor:)

  2. Nisan 28th, 2010 at 22:33 | #2

    Ay Banu, benim bu yazıda gözlerim doldu ama..?!
    Memeyi yeni bırakmamdan dolayımı bilemedim ama hala emerek beslenen süt kuzuları cümlesinde fena oldum, gözlerim doldu..:)
    Emsin tabii kuzucuklar…analarının koynunda kalsınlar..hüngürrt!
    (deliriyormuyum ne.??)

  3. Nisan 29th, 2010 at 07:49 | #3

    Fotoğraflar yine çok güzel.. Mira da çok yakışmış doğaya, kuzulara.. Benim hep dağda bayırda olasım var. Kıskandım sizi.

  4. Nisan 29th, 2010 at 08:26 | #4

    Ay miracik cok tatli cikmis, tam bir cimcime. Aklima kendi cocuklugum geldi bu resimlerle, ben almanyanin minik bir köyünde büyüdüm, 300-400m uzaklikta bir ciftlik vardi, oraya süt almaya gidiyorduk, gitmiskende sütcümüz bize yeni dogmus kuzucuklari, buzaglari gösteriyordu. Sonra elimize kaynamis patates veriyordu, o patatesin tadi okadar güzel geliyordu ki anlatamam.
    Simdi geriye dönüp baktigimda cocuklugumu yem yesil minik bir alman köyünde gecirdigim icin kendimi cok sansli hissediyorum. Hersey organikti. Evimizin arkasindan dere geciriyordu, bahcemiz derenin diger tarafindaydi. Minicik ama romalilardan kalma bir köprü vardi. Eger eski fotograflari annemden alabilirsem mutlaka bloguma koyarim…

  5. buki
    Nisan 29th, 2010 at 09:32 | #5

    Miraya kırmızılar ne çok yakışmış Maşallah! köyünüzü çok beğendim.insanlar köylerini yalnız bırakıp gitmişler ama inadına köy yeşilliğinden hiç ödün vermemiş hangi köy merak ettim doğrusu.Siz de bizler gibi bahçe,piknik olayını sevenlerdensiniz vaktimiz olsa her hafta sonu bahçelerdeyiz ama iş hayatı biraz daha ağır basıyor işte.bu hafta sonu babamız çalıştığı için evdeyiz (çok kötü)!…

  6. Nisan 29th, 2010 at 09:40 | #6

    haftasonu orf dersine gidelim diye binbirçiçek’in yolunu tuttuk. Kimsecikler yoktu. tatil olabileceği aklıma gelmemişti ama Hilal ve Selin oradaydı. Kuzunun geleceğinden bahsettiler..meğer o kuzu burdaki kuzulardanmış:) ama sevindim almadığınıza…

  7. NURAN EVREN YILMAZ
    Nisan 29th, 2010 at 10:03 | #7

    Fotolar her zamanki gibi çok güzel. Yazının sonuna kadar ne çok heves ettim de yazının sonuna gelince hak vermemek elde değil. Sütten kesildiği zamanı öğrenmek gerekiyor. Anneanne bu yaz tatilde ördek alacakmış Emincan’a. Ben ondan bile emin değilim. Minicik ördeği sevmek isterken zarar verebilir diye korkmuyor değilim. Cenk bey’e bol şans diliyorum.

  8. nazsu
    Nisan 29th, 2010 at 12:54 | #8

    Bu sahne o kadar tanıdık ki.. iki hafta önce eşim ısrarla “Doğu’yu kuzulara götürücem, kuzu gördüm ben onu kuzuya götürücem..”diyerek yakınlarda kuzulu bir köy buldu (Çokören köyü) aldı Doğu’yu kuzularla buluşturdu.. Doğu çok mutluydu; sadece terliklerinin üstünde ve kitabında resmini gördüğü kuzu hem meeliyor hem de kendisine doğru zıplıyordu..(Doğu kendisinden daha hareketli bir canlı görmenin şaşkınlığıyla bir süre dondu kaldı ama sonra kuzuyla aralarındaki ortak noktaları -ikisinin de kuzu olması- keşfedince o da zıpıldamaya başladı..Gerçi çoban arkadaş “abi koyde bizim bebeler bunnarla güleş tutyo sizinki pek yanaşmadı” dediyse de ilk buluşma için hiç de fena diildi..”) Günsonunda çobanla sarılıp öpüşüp ayrılırken cep telefonları karşılıklı alındıktan sonra felsefi yönü kuvvetli çobanımız Uğur çok doğru birşey söyledi; “abi işe bak; siz köye gelmeye çalışıyonuz, bizse şeere varmaya çalışıyoz..”
    :)

    (önemli not: Mira ve blogu bende bağımlılık yarattı…saatin 12:00 olduğunu görünce sevindim ‘neyse ki öğle tatili oldu iki dk bloga bakabilicem’ diye.. :) ve sonra yorum yazmaktan kendimi alamadım..hadi hayırlısı :))

  9. Mayıs 3rd, 2010 at 21:41 | #9

    Hint Kumaşım, ben de aynı yorumu yapmıştım… kuzum kuzu seviyor :))

    Hıdırım… valla aynı delilikten bende de mevcut… çiftçilerden biri günde 3 biberon süt verirsiniz derken, diğeri ama analarını ararlar çok meelerler dedişinde içim bir kötü oldu. Bu arada Arda’yı memeden kesme konusunda kendini sakın sorgulama; super bişi yaptın, tam zamanıydı.

    Esra… tam zamanı diyorum…

    Yeliz… ne yazık ki bizim köyümüz senin büyüdüğün yer kadar yaşam dolu değil… dediğim gibi çoğu evini bırakmış gitmiş. ne ekiliyor ne biçiliyor. kalan üç beş hane de tek göz karanlık evlerine doluşmuş, çanak antenden Geniş Aile dizisi izliyordu… Senin köyünün fotoğraflarını görmeyi çok isterim.

    Buki… biz de bir bağlasan durmaz durumu söz konusu… benim eşim bu seneye kadar her haftasonu çalışıyordu hatta en çok haftasonları çalışıyordu. yine de Mira’yı aldığım gibi atardım kendimi yollara…

    Sibel… Hıdırellez geçsin sütten kesilen kuzuları bir kaç günlüğüne getirebiliriz belki :D

    Nuran… ördek deyince… annem dayanamayıp, kardeşleri birbirinden ayırmayım diye 1-2 değil tam 8 tane ördek almış. Sahi bunu resmleri ile koyayım ben :)

    Nazsu… teşekkür ederim, mahcup ediyorsun beni :) Çoban Uğur’un lafına takıldım ben bu arada…

  10. Mayıs 4th, 2010 at 10:59 | #10

    merhaba
    iki kuzu aynı karede.. doğa ile iç içe olunca çocuklar başkalaşıyorlar bence.. bu arada benim de kuzu sevesim geldi. kucağıma alıp minik kulaklarından ısırasım geldi :) sevgiler..

  1. No trackbacks yet.