Home > gelişim notları, hatırlamalık, ilkler, yuva > “Yuva”landık da durulduk!

“Yuva”landık da durulduk!

Aslında bir süredir üzerinde kafa yorduğumuz sonunda da kafayı bozup bir kenara koyduğumuz bir mevzuydu yuva meselesi… Evde kurduğumuz düzenimiz bize göre gayet güzel işliyor derken… Mira’nın Hatice Abla’sının hamile olduğunu öğrenmemiz ile düzenimizi yeniden şekillendirilmek üzere düşünmeye başlamıştık…

Hatice ile daha ben hamileyken çalışmaya başladık ve bu süreçte birlikte çok şey okuduk, yaşadık, öğrendik. Mira ile birbirlerini gerçekten çok sevdiler - ki Hatice’nin hamile kalmasında da en çok bu sevginin etkisi olduğunu düşünüyoruz - Yeni bir bakıcı arayıp, bulup, alışmaktan öte bu yaşanmış sürenin yeniden yaşanabilmesi gibi bir şansımız olmadığını, Hatice’nin zaten çok kısa bir süre sonra yeniden çalışmaya başlamak zorunda olduğunu, biz ondan o bizden memnunken birlikte çalışmaya devam etmenin en iyi karar olacağını göz önüne aldık.

Bu yüzden ilk kararımız, 2,5 - 3 yaş arasında yavaş yavaş yapmayı planladığımız yuvaya başlama işini biraz daha öne almak yönünde olmuştu.  Ancak pek romantik yaklaşıp; şapa oturduk. Yuva arayışımıza önce eve yürüme mesafesinde olsun diye başladık ama sonra çemberi genişlettik. Çember büyüdükçe, benim içim daraldı. Mira’nın değil ama benim hiç bir eğitim kurumuna hazır olmadığımı ve olamayacağımı gördüm. Aslında hiçbir bir beklenti içine olmadan dolaşmıştım yuvaları… Sonunda herbiri ile aradıklarım değil ama istemediklerim kafamda netleşmişti. Pazarlamacı kreş sahipleri… şekerleme kıvamında tornadan çıkmış gencecik öğretmenler… üstüne biz sizden daha iyi bakarız tavırları… yeşil halı kaplı bahçeler… plastik dolu oyun odaları… sadece büyük sınıflara gösterildiği söylenen eğitici videolar… matematik, fen konularında dahi olması için gerekli alt yapıyı sağlamak üzere hazırlanmış müfredatlar (!)… alternatif sistemlerin hepsini sentezledik, Türk aile yapısına uygun şekillendirdik ve bunun bedelini de size geçirmeye karar verdik politikaları… Yuva meselesini aldım, rafa kaldırdım. Yeniden indirmeye de hiç niyetim yoktu. Geçen aya kadar…

Sevgili Iraz’ın blogunda anne babalar için bir Montessori etkinliği duyurusu okudum, sonrası çok ama çok hızlı oldu bizim için… Şehir dışında olacağız katılamayız herhalde derken, Mira’cık bizi sabahın 5inde ayaklandırıp Ankara’ya döndürünce, katıldık. Hem de Mira ile birlikte… Mira o gün Binbirçiçek Çocuklar Evi‘nde 18-36 ay için hazırlanmış bir sınıfta Selin öğretmen ve kendinden büyük 2 abla, 1 abi ile 4 saat o kadar iyi vakit geçirdi ki… Bizim o güne dair en büyük kazanımız da bu oldu… - diğer bir kazanımımızda Mira’nın öğle uykularını o gün rafa kaldırmasıydı ya onu anlattım zaten -

Binbir Çiçek Çocuklar Evi’ne geçen haftalarda yaptığımız ilk ziyarette Mira’nın burası hakkındaki hissettiklerinin doğru olduğuna biz de inandık. Herşeyden öte ortakları Selin ve Hilal Hanım ile aynı dili konuşabileceğimizi hissettik. Ben zaten yuvanın fiziksel koşullarını: 18-36 ay ve 36-72 ay olarak ayrılan karma sınıf yapılarını, bahçelerindeki ahşap oyun parkını, kum havuzunu vs. beğenmiştim. Bu konuşmanın sonunda da doğru kişiler ile çalıştıklarına inandım. Cenk için iyi fiziksel koşullar veya uygun kişilerden daha ziyade bunların sürdürülebilirliği daha önemliydi… Bu yüzden - yuvayı bile gezmedi ama - ortaklara herhalde bugüne kadar duydukları en tuhaf soruları sordu :) Öyle ki bazılarına “orası bize kalsın” deseler hiç şaşırmazdık… ama samimiyetle yanıtladılar. Sonra ki haftalarda Hilal Hanımlar, bizi yuva çocuklarının yılbaşı partisine davet ettiler ve Mira’nın o günkü parti performansı ile kararımızı verdik. Her zaman için bizim küçük bebeğimiz olarak kalacak ama ben büyüdüm duruşuna da saygı duyduk.

Mira’mızın tam 99 haftalık - yani 22,5 aylık - olduğu bu hafta; Binbir Çiçek Çocuklar Evi Montessori Önokul’una başladık. Şimdilik alışma sürecindeyiz. Son 3 gündür yarım gün yuvaya gidiyoruz. Sabah kalkma, giyinip çıkma ile ilgili bir sorunumuz yok. Normalde giyinmemek için 80 takla atan çocuk 5 dakikada hazırlanıyor. Göz yaşartıcı bir performans…

İlk gün ben çoğunlukla sınıftaydım. Cenk de ilk gününü kaçırmak istemediği için geldi ama dışarıda bekledi. Çember vakitleri dışında, çocuklar serbest takıldıkları - çalıştıkları - için Mira benim varlığımı çok da takmadan, ortalıkta dolaştı, keşfetti. Çembere ise biraz katıldı, biraz ayrıldı. Yeni katılan çocukların bir ay kadar çember zamanlarında da serbest dolaştıklarını, sonra yavaş yavaş kendilerinin katılmak istediklerini söylediler. Öğlen yemeğini arkadaşları ile yedi, hatta yine beni utandıracak kadar iyi yedi. Arkadaşları uyku odasına geçerken, Mira sınıfa döndü. Öğlenleri uyumayan bir çocukları daha olduğunu, onların o saatte serbest olduklarını öğrendim. Öğlen uykusunu bırakmalarının önemli bir adım olduğunu bunu engellemeye çalışmanın yanlış olduğunu söylemeleri hoşuma gitti. Bu arada üst sınıfta ise hala ihtiyaç duydukları için uyuyan çocuklar olduğunu onların da olması gerektiği gibi uyutulduğunu öğrendim. Mira “yook kall… bu da kal” diye inat ederken zorla çıkarttıp eve götürdük.

İkinci gün, ilk günkü performansa güvenerek, biraz içeride, biraz sınıfın dışında bekledim ama, Mira ikide bir ağlamaklı bir halde dışarı çıkıp beni kontrol etti. Çembere katılmayı hiç istemedi. Oyuncaklara az ama sünger ve maşa ile aktarma, boyama gibi aktivitelere daha çok ilgi gösterdi. Kaygılı ve huysuzdu. İlk günkü performansının ilk güne özel olduğunu ve alışma sürecinin öyle iki günden ibaret bir iş olmadığını bir güzel anlattı. Kapının dışında bekliyorum demenin pek de iyi bir fikir olmadığına karar verdik.

Üçüncü gün - yani bugün - daha erken gittik. Kahvaltıya yetiştik. Ben yanındayken arkadaşları güzelce yedi. Sınıfa girdik, ben çembere katılırken, o kenarda bekledi. Bir süre sonra yastığını alıp yanımıza geldi ama sonra sıkıldı gitti :)

Bugün sınıfta her oyuncaktan bir tane olduğu gibi elişi etkinliklerini de bireysel çalıştıklarını öğrendim. Söyle ki; tek kişilik malzeme çıkartılıyor - ilk çocuk çalışmasını bitirince - diğeri malzemeleri alıp, çalışıyor. Mira hemen yapmak için acele edince, kendisine ikinci bir set malzeme çıkartıldı. Mira dışındaki tüm çocuklar hiç şikayet etmeden diğerinin işinin bitmesini bekledi. Bu arada daha büyük yaş çocukları aynı durumda, gidip başka işler ile ilgileniyorlarmış. Ama bu yaş grubu masadan ayrılmadan birbirini bekliyordu, çok tatlılardı…

Mira iyice ısınmışken işe gidip geleceğimi söyledim, öptüm ve çıktım. Camdan bana el salladı, gittiğimi gördü. 45 dakika kadar sonra geri döndüm. Ben gittikten sonra ne ağlamış, ne de beni hiç sormuş! Zaten geldiğimde de sormadığı belli idi. Bahçeden yeni dönmüşlerdi… Keyfi yerindeydi ama ben geldikten bir süre sonra yine mızırdandı, nazlandı. Yemek de yemedi. “bitti… eve… eve…” feryatları eşliğinde evin yolunu tuttuk…

Pazartesi için planımız… Güne yine birlikte başlamak… Sonra benim işe (!) gitmem… Bu sefer biraz daha uzun dolaşıp geri dönmem… Gelir gelmez de Mira’yı alıp eve götürmem… şeklinde… hayırlısı…

bunlara da göz atabilirsiniz…

  1. Ocak 9th, 2010 at 02:16 | #1

    Hadi hayirli olsun o zaman :) Hep boyle guzel devam egitim hayati insallah :)

  2. Ocak 9th, 2010 at 02:39 | #2

    Hayırlı Olsun Banu;
    Güzel bir adım atmışsınız, umarım bu konuda herşey istediğiniz gibi gider.. Hep anneme giderken geçtiğim sokakta görürdüm bu okulu, içerden görmek farz oldu.. Paylaşımların için teşekkürler.

  3. Ocak 9th, 2010 at 08:50 | #3

    Annevebebisi… ben de hayırlısı diyorum… umarım hep bu kadar şanslı karşılaşmalar nasip olur…

    Esra’cım… rica ederim ne demek :) Biz de Cenk ile hep gördüğümüz bir yer sandık ilk başta… ancak öyle değilmiş. henüz 3 ay olmuş açılalı… eskiden de kreş değilmiş bina… şaşırdık…

  4. Ocak 9th, 2010 at 11:31 | #4

    Cok sevindim ilimli bir baslangic yapmissiniz.

  5. Ocak 9th, 2010 at 16:10 | #5

    okulunuz süpermiş,gerçekten her şey bir annenin isteyebileceği şekilde.hayırlısı olsun mira’cık için.
    istanbulda şubesi var mı acaba?

  6. Ocak 9th, 2010 at 21:22 | #6

    Hayirli olsun Mira’ya ve size! Cocuklarin birey olduklarini kendilerine ve baskalarina gosterebilmeleri icin cok guzel bir deneyim ve baslangic bence.. Resimlerde Mira sanki daha bir buyumus gibi :)
    Ben de bir kenara not edeyim bu kresi, Ankara’ya donersek, bir de cocuk yaparsak lazim olur :)) (Bu kadar uzun vadeli dusunmem sagliga zararli :P )

  7. Ocak 9th, 2010 at 21:44 | #7

    ElfAna… öyle oldu galiba… biraz önce içeriden okulunun broşürünü bulmuş; “aa bak okuul… Mia okul” diye öyle sevinçle geldi ki… ben de aynı şeyi hissettim. başlangıç iyi oldu. gerisi de böyle olur umarım…

    burcu… burası iki ortaklı bir şahıs işletmesi… ne yazık ki İstanbul’da bir oluşumları yok. ortakların ailecek işletmenin içinde aktif çalışıyor olmaları aslında bizim karar vermemizde ki önemli sebeplerden birisi idi… İstanbul’da yol kriteri çok daha önemli bir hal alıyor ya size çok kolaylık diliyorum.

    Benden Bizden… bana da büyümüş gibi geliyor ama akşam meme emerken ellerini yumuk yumuk yapınca hala çok bebek olduğunu görüyorum. bu arada vadeli düşünme mevzuu da hiç yabancı gelmiyor :) şimdi yuvayı hallettim gibi ya… sonra ne yapacağız endişesi hemen bastırıyor. acaba buralarda kalmasak mı? şimdi biz oralarda nasıl işler yaparız? hatta bu durumda küçük kardeşi nasıl bir yere gönderebiliriz şeklinde çok daha ileri gidebiliyorum. geri gelmem lazım :)

  8. Ocak 9th, 2010 at 22:01 | #8

    Çok önemli bir karar vermiş ve oldukça önemli bir adım atmışsınız. Ben malesef oturduğum yerdeki 3 kreşide hiç beğenmediğimden bekliyorum.Bir sürü çocuk gelişimi mezunu ablayı da ruhen uyuşamadığımız için istemedim. insanın rahat edeceği bir yer ve anlaşacağı bir kişi bulması çok önemli.Başarılar küçük Mira’ya:)

  9. Ocak 9th, 2010 at 23:18 | #9

    Banu çok şanslısınız, çok sevindim Mira adına.Hayırlı olsun.Biz de bugün sokağın başındaki yeni açılan bir kreşe bilgi almaya gittik ve ilk önce Ceren’le birlikte gezdik, sonra biz kurucunun odasındayken o öğretmen ablası ile uzunca bir süre oynadı, hiç bizi aramadı bile.Dünden hazır gibiydi:) ama birkaç ay daha zamanımız var gibi bakalım…

  10. Ocak 10th, 2010 at 00:06 | #10

    Gelişmeleri yakından takip edeceğim. Mira’cık için en iyiysi, en güzeli ne ise o olsun:) Bu arada çocuk gelişimci bir bakıcı bulmak Ankara’da ne kadar zormuş. Denk gelen olurda haber verebilise sevinirim. (anneyazar@gmail.com)

  11. Ocak 10th, 2010 at 07:47 | #11

    Sinem’cim; bu ruhen uyuşamama durumunu çok iyi anlıyorum. ben de evimize yürüme mesafesindeki 5 kreşte de aynı şeyi hissetmiştim. - ki bunlar Ankara’nın iyi bilinen yerleri ancak belki gidiş zamanlamam yanlıştı ruhum uymadı - biraz şans işi sana da iyi şanslar diliyorum.

    Özgür’cüm… Hatice Şubat’ta doğuracak olmasa ben de bir kaç ay daha beklerdim ama ne yazık ki aile büyüklerinden tam gün destek alma gibi bir şansımız da yok… Bizim için doğru zaman bu olmak durumunda kaldı. Sizin için eve bu kadar yakın olması ve yeni açılıyor olması büyük şans… sonuçta onlar da yeni bir iş yeri açmanın heyecanı ile işlerine çok daha keyifle asılacaklardır.

    Anneyazar… buluşma sözünü unutmuş değilim :) ben bakıcı konusunda da çocuk gelişimci olsun diye aramamıştım. Bizim Hatice ortaokul mezunu… Türkçesi düzgün… Çocuğu yoktu… Konuşkan ve hareketli birisiydi… elektriğimiz tuttu. Öyle işe başladı. Mira ile evde yapabilecekleri konusunda aklıma gelen fikirleri ona anlattım, olmadı notlar yazdım, kitaplardan sayfalar işaretledim… Bence şu anda benim kızım için bir çok çocuk gelişimci abladan daha iyi… yine birilerini bulursak sana haber veririm.

  12. Ocak 10th, 2010 at 21:23 | #12

    Sevgili BANU,

    öncelikle hayırlı olsun.Bir İlk’i daha yaşıyorsunuz.Ne güzel gönlünüze göre olmuş…

    Mira için de en iyisi olur ve çabucak alışır inşallah..

    Merakla bekleyeceğim yeni deneyimlerinizi.Öyle çok faydalandım ki tecrübelerinden,paylaşımların için de ayrıca teşekkür ederim.

    Sevgilerimle..

  13. Ocak 11th, 2010 at 11:55 | #13

    Banucum son zamanlarda bu bakıcı meselesinden dolayı kreş fikri hep aklıma geliyordu ama cesaret edemiyordum, halen edemediğim gibi, ama sendeki bu cesareti görünce gerçekten çok mantıklı olduğunu da anladım. Sen ki araştırmayı çok seven ve bu konuda da çok başarılı olan birisin, bu kreşi de beğendiğine göre gerçekten çok iyi bir yer olmalı. Keşke bizim eve yakın olsaydı hiç durmaz gönderirdim.

  14. Ocak 11th, 2010 at 13:37 | #14

    Banu istediğiniz gibi bir yer bulabildiğinize çok sevindim. Her şeyi senin kontrol edebildiğin ev ortamından sonra en mükemmeline bile versen yuva yeni bir tecrübe anne-baba için, çocuk için olduğu kadar. Kolay gelsin. Umarım Mira’cık çok mutlu olsun yeni ortamında.

  15. Ocak 11th, 2010 at 17:30 | #15

    Banucuğum hayırlı olsun, biz Begüm 10 aylıkken başladık bakmaya ama hep benim gözyaşlarımla sonuçlandı, çok şanslısınız, bende çıplak kalmak isteyen tek çocuk Begüm diye düşünüyordum o taklalarda bizde atıyoruz, o na kalsa atletle gidecek babannesine :)
    Yanında olabilmekte çok güzel pazartesi daha bir zor olur ama buna da alışacağız..

    Sevgiler.

  16. Ocak 11th, 2010 at 23:23 | #16

    Burcu’cum… aslında ben de daha yakın olmasını tercih ederdim. Yine Ankara’da mesafeler konusunda şanslıyız. Sana söylediğim gibi bence ne kadar sürede gidiliyor denemen de fayda var… Çetin Emeç trafiğini kestiremiyorum.

    Damla… dediğin çok doğru… herşeyinden sorumlu olduğumuz ev ortamından çıkartıp, kontrolümüz olmayan - zaten olmaması da gereken - bir yere bırakıyoruz… çok büyük değişiklik…

    Güneş’cim… nazar değmesin bu ara o kadar güzel giyiniyor ki… şoktayız desem abartmam… artık keramet okuldaysa da Allah razı olsun :)

  17. Ocak 11th, 2010 at 23:43 | #17

    Ne güzel!!!

    Biz Hilal Hanım’ la haberleştik yakın zamanda, Adana’ ya seminere gelsinler istiyorum, sanıyorum organize edebileceğiz, çok heyecanlıyım..

    Hayırlı olsun demiş miydim :)

  18. Ocak 12th, 2010 at 00:17 | #18

    ne güzel harika bir yuva bulmuşsun Banucum büyük şans gerçekten ..Miracık hep böyle güzel şeylerle karşılaşsın yeni yuvasında hayalkırıklıgı yaşatmasınlar dilerim..sevgiler

  19. Ocak 12th, 2010 at 00:36 | #19

    eğer ankara’da olsaydım, hiç düşünmeden kızımı bu kreşe gönderebilirdim :=) o kadar güzel anlatmışsın ki, hayırlı olsun miracığa. umarım hep memnun olursunuz.

    yazdığın bazı konularda referans verdiğin :=) ürünleri kullanıyorum. mesela adım adım dergi, boon oturan, taşınabilir oturak aklıma gelenler:=)

    tecrübelerini paylaşmaya devam et lütfen, zevkle okuyorum seni!

    sevgiler!

  20. Ocak 12th, 2010 at 10:25 | #20

    Iraz… Hilal Hanım ile haberleştiğinizi biliyorum. Aslında eğitimde verdikleri bizlerin okuduklarından, birbirimizden öğrendiklerinden çok farklı şeyler değil… Açıkçası Özgürkalp’in sunumu beni daha bir sallamıştı. Sonuçta Hilal Hanım’lar bu sunumu Montessori eğitimi konusund hiç fikri olmayan anne ve babalara yönelik hazırlamışlar. Bu anlamda gayet başarılı… Tekrar teşekkürler… Sayende bu kadar hızlı tanıştım kendileri ile…

    Demet’cim… çok teşekkürler…

    Zeynep… ışıltılı meleğin annesi… teşekkür ederim. işine yaradıklarına sevindim :)

  21. Ocak 12th, 2010 at 15:31 | #21

    Banu’cum hayırlı olsun… Umarım her şey istediğiniz gibi gelişir… Sayende kreş için de güzel bir fikir edinmiş oldum… Şimdi netten araştıracağım:) Mira’yı öpüyorum… Kocaman göründü gözüme sanki… Okullu olduğun için mi acaba:)

  22. Ocak 12th, 2010 at 20:36 | #22

    Özlem’cim teşekkür ederim… okullu olmak bir büyük havası katıyor :) bir de bizim cadının fotoğraflarda büyük gözükme gibi bir durumu var. yoksa hala 10.800 - 11 kilo arasında gezinen bir bıdık :)

  23. Ocak 14th, 2010 at 21:35 | #23

    banu
    miranın uyum performansına hayran kaldım. azıcık mızırdanması çok normal. eğer çabucak kabulleniyorsa evde bir sorun var demektir değil mi? sevgiler

  24. Ocak 14th, 2010 at 22:13 | #24

    Hülya… valla haklısın… o kadar çabuk kabul etmiş olsa zaten evden şüphe etmeye başlardım. Uyum konusuna gelince… artık çok eminiz burayı mekan olarak gerçekten sevdi… oyuncaklar, boyalar, geniş alan, ilgisini çeken herşey ulaşabileceği yerde… mekan super ama cadı yanında beni de yanında istiyor. bu da çözdük mü işlem tamamdır…

  25. Selin
    Mart 31st, 2010 at 17:19 | #25

    Merhaba,
    Ben Mira’nın okulunda bir büyük yaş grubundan Ateş’in annesiyim. Blogunuzu tesadüfen okudum, okulumuzu çok doğru ve çok güzel anlatmışsınız. Biz de hem Montessori sisteminden hem de okulumuzdan o kadar memnunuz ki, Hilal Hanım ”ilkokula burda devam etsinler” dese bir dakika düşünmeyeceğiz. Ben Binbirçiçek’i anlata anlata bitiremiyorum, dinleyenlere fenalık geldi artık ama iyi bir okulun diğerlerinden farkını, çocuk için en uygun sistemi ve okulu bulmanın ne kadar zor olduğunu ancak bu işle cebelleşenler anlar :)
    Sevgiler

  26. Nisan 1st, 2010 at 02:06 | #26

    Selin çok teşekkür ederim yorumun için… Ben de Mira ve kendimiz için çok ama çok doğru bir karar verdiğimizi düşünüyorum. İlkokul da olsa dediğin gibi tereddütsüz devam ederdik.
    Bu arada artık her yuvanın her aileye hitap etmediği gibi, her ailenin de her yuvaya uymadığını düşünüyorum. Çok sevdiğim arkadaşlarımın, çok memnun olduğu okullar beni son derece rahatsız ederken, benim bu kadar emin olduğum bir yer konusunda fazla katı veya fazla rahat gibi iki uçta yorum duyabiliyorum. Benim doğrularım ile Binbirçiçek’teki doğrular örtüştüğü için huzurluyum…
    Sevgiler,

  27. Mayıs 8th, 2010 at 13:41 | #27

    Banu! Hay allahım, neden daha çnce keşfetmemişim senin blogu! Akşam sana Binbir Çiçek hakkında binbir tane soru soracağım! 1 ay sonra Çınar ve Mira sınıf arkadaşı oluyorlar bu arada :)

  28. buki
    Mayıs 20th, 2010 at 16:19 | #28

    Banu Hanım hergün bakıyorum bloğunuza acaba bişeyler varmı güncelleme var mı diye ne yazıkki yok (hoş benim de hiç yok bloğu açtım öylece kaldı) nerelerdesiniz Mira nasıl siz nasılsınız?
    Yuvaya hala devam ediyormuydunuz ben bıraktınız diye düşünmüştüm çünkü uzun zamandır yuvadan bahsetmiyorsunuz biraz bahsedin neler yapıyorsunuz yuva nasıl gidiyor zorlukları da varmı gelişmesi nasıl merak ediyorum…

  29. özgürkalp
    Aralık 18th, 2011 at 07:04 | #29

    merhabalar…
    gelecek hafta ankara da tekrar bir sunum yapıyorum… katılırsanız veya bu bilgileri ilgisi olan anne ve babalara iletirseniz sevinirim…

    sevgi ve şükran…

    özgürkalp – antalya

    ———–
    arkadaşlar….
    aşağıdaki konu üzerine bi sunum yapcam…

    DOĞAL ÇOCUK GELİŞİMİ – ANNE-BABA VE ADAYLARINA KENDİLERİNİ EĞİTME BİLGİLERİ

    tarih: 25 Aralık 2011 Pazar
    Zaman 13:00 – 18:00

    Nerede BİNBİR ÇİÇEK ÇOCUKLAR EVİ,
    Reşitgalip​Caddesi, Fıskiye Sokak No:16 , G.O.P. Çankaya/​ANKARA
    http://www.binbircicekyuva.com/iletisim/page_english.html#

    binbiir çiçek: Tel: (312) 448-1818
    özgürkalp 0536-2509709

    *****************
    açıklama – - – - – -

    Bir Allternatif Çocuk Eğitimi’,
    ‘Çocuk tahakkümsüz olarak nasıl gelişir, öğrenir ‘

    türünden konuları doğum ve bebeklik sürecinden başlayarak örneklerle
    anlatacağım sunumda… kendini, çocukluğunu ve çevresini anlamak
    isteyen herkesi davet ediyorum..

    ÜCRETLENDİRME :

    sunum sonunda bir “sihirli şapka” döndürüyorum. Herkes istediği ve
    gönlünden gelen ücreti şapkaya verebiliyor.”

    sunum 4-5 saat sürmekte ama merak etmeyin.. o 4-5 saat su gibi akıp gidiyor…
    ——–

    doğum öncesi…
    doğum anı… suda doğum, evde doğum, hastane doğumu vs.
    doğum sonrası..
    0-3 yas gurubu, burada ‘emile pikler’ in edindiği bilgileri aktarıyorum.
    emile pikler montossori den bağımsız olarak benzer hatta aynı
    bilgileri keşfetmiş ve uygulamış..
    ve 18 yaşına kadar giden etaplar..

    çocugun doğası… çocuğun doğası var midir, yoksa çevre mi doğasını belirler?
    çocuğun egosu var mıdır? varsa hangi işlemi görür?
    çocuğun gelişme etapları…
    çocukta odaklanma…
    çocuk nasıl öğrenir? nelere dikkat edilmeli ve neler bunun için
    hazırlanmalı…? çıraklıktan ustalığa giden
    öğrenme…duyular…tekrar​lama…
    çocuk ve bağımsızlık ne anlama geliyor…
    hazırlanmış ve rahatlatılmış mekan: nasıl yaratılır ve nelere dikkat
    edilmeli…
    aktif tehlikeler ne anlama gelir..
    çocuğun travmalara ve blokajlara karşı ‘kendi kendini iğileştirme’
    yetenekleri..
    öğrenim malzemeleri: bunların çocuklara sunumları, malzemelerin aile
    fertlerince yapımı.
    çocukların gelişme etaplarında nörolojik beyin gelişimi…
    çocuk ve büyükler arasındaki olumlu ve olumsuz iletişim şekli..
    özgürlük ve sınırlar, sevgi ve saygı : çocuk eğitiminde ne anlama gelir…
    en mühim konulardan birisi ise:
    aile fertlerinin çocuk gelişimdeki rolleri…
    anne, baba ve müesseselerin (okul vs.) çocuğun gelişimindeki etkileri…?
    bildiğimiz öğretmenler eğitimde şart mıdır?
    Notlar şart midir?

    bu arada rebeca wild in ekvator da 30 sene önce kurdukları alternatif
    okulda edinilen tecrübelerde aktarılcak..
    görsel malzemeleri kullanarak sunum yaklaşık 4 saat sürmekte.
    kullandığım kaynaklar almancadır. kaynaklar genel olarak kitap, dosya
    ve video şeklinde bende mevcuttur ve isteyene kopyalanabilir. 10gb

    – viyana da, montessori eğitiminden aldığım kaynaklar. felsefesi,
    malzemeler ve bunların sunumu ve kullanım hakkında…
    – rebeca wild in kitapları. temelinde montessori nin felsefesi yatan
    ve 30 sene önce anaokulla başlayıp lise okuluna kadar giden bir yolun
    tecrübelerini kitap ve seminerlerde paylaşan bir çift (rebeca ve
    mauricio). bu çiftin yazdığı kitaplar ve verdiği seminerler üstüne
    almanya ve avusturya da oluşan bağımsız okullar ‘freie aktive schulen’
    ,’özgür aktif okulları’…. kurdukları ‘pesta’ isimli okulun filmi…
    – emmi pikler, budapest te, 1900 lerde, yetimhanede görevli olan bir
    çocuk doktoru. annesiz ve babasız büyüdüklerine rağmen çocukların
    travmasız gelişimlerini sağlayabilmeleri için ‘hazırlanmış mekanlar’
    ve ‘iletişim şekilleri’… emmi pikler enstitüsü

    *********
    özgürkalbin bir parçasi, sizler için:
    2002 Dortmund Üniversitesi, Sosyal Eğitim Bilimlerinden mevzun
    oldum…Diploma tezimin konusu: “fakirliğin ve zenginliğin oluş
    nedenleri ve sosyal pedagoji için varılabilinen sonuçlar” “Ueber die
    Entstehung von Armut und Reichtum und die Konsequezen für die
    Sozialpaedagogik” Dortmund, 2001-2002, Almanya. Bu çalışmada, mevcut
    olan para programının topluma, ailelere ve bireylere yansıttığı
    olumsuz psikolojik yanlarını ele aldım ve alternatif para sistemlerini
    değerlendirdim.
    2002 ile 2007 arası 10 ile 22 yas guruplarınla belediye projelerinde
    calıştım… Bunlar, Almanya-Dortmund’da ve Avusturya-Viyana da
    gerçekleşti..Mevcut olan alanlarda çocuklar ve gençler için
    yeteneklerini geliştirebilecek imkanlar ve mekanlar sunmaktı.
    2007 de viyana da montossori eğitime başladım ve herhangi bir şekilde
    devam etmekte..
    http://montessori.at/​akademie.xhtml
    Rebeca ve Mauricio Wild in Almanya’daki 2009 seminerine katıldım.
    Wild ler üzerine bilgiler:
    http://de.wikipedia.org/​wiki/Rebeca_Wild (almanca)
    http://www.subud-sica.org/​Sections/Inspire/Inspire02/
    Inside/Pages/Education/​ETReportBodyFrame.html
    The Pestalozzi School (ingilizce)

    **************************​*********
    sunum yeri:

    BİNBİR ÇİÇEK ÇOCUKLAR EVİ’NDE

    25.ARALIK PAZAR GÜNÜ:
    SAAT 13de

    kroki ve adres:
    http://​www.binbircicekyuva.com/​iletisim/page.html
    Reşitgalip Caddesi Fıskiye Sokak No:16
    G.O.P. Çankaya/ANKARA
    Tel: (312) 448-1818

    özgürkalp 0536-2509709

  1. No trackbacks yet.