Archive

Posts Tagged ‘günce’

Gittik, gezdik, gördük, döndük :)

Nisan 27th, 2009 banu 11 comments

Ne gezdik… ne gezdik…

Mira’cım ile geçirilecek o kadar çok boş vaktim kaldı ki iş seyahatiydi diyebilmem için sadece şahitlerimin sözlerine güveniyorum. Gitmeden önceki stresimi sıkıntılarımı bir süreliğine de olsa bıraktım bir kenara… İyi geldi hayatın kontrolsüz akışına böyle plansız bir ara vermek. Çok işim olacak diye beklerken gezip tozup gelmek… Darısı ihtiyacı olanlara…

Read more…

Categories: günce Tags:

At Pazarı, Koyun Pazarı, Saman Pazarı…

Nisan 7th, 2009 banu 17 comments

Havalar ısındı… Ağaçlar çiçek açtı… Günler daha uzun… Bir de hava aydınlıkken işten çıkıyoruz ya… kıpır kıpır ortalık… Bugün soğuyan havaya, dün ortalığı kasıp kavuran yağmura rağmen içimden bir an önce şıpıdık terlikler ile dolaşmak geçiyor… Bahar resmen gelmiştir.

Bir yanda herşey altüst hayatımızda… Aile, sağlık, iş, para ile ilgili herşey zor, hatta çok zor… Zorlamayan iki şey var birincisi aydınlık havalar, ikincisi de tabi ki Mira’cım… Bu kadarı herşeyi kolaylaştırmaya yetiyor… Daha önce olmayı bilmediğim kadar mutluyum… Öyle ki bazı anları dondurup, hep orada kalmak istiyorum.

Cumartesi günü hava muhteşemdi. Mira’cım ile ben bahçede eşelenirken Cenk daha cazip bir teklif ile aradı… Erken çıkacakmış, kalede dolaşsak dedi… En son ben Mira’ya hamileyken gitmiştik kale civarına, yine bir Cumartesi’ydi, yine hava bu kadar güzeldi… Bir sürü güzel fotoğraf çekmiştim. Yolda Cenk ağzından baklayı çıkarttı. Fotoğraf çekmeden önce… Meşhur Dönerci Köfteci Dursun Usta‘dan döner yiyecekmişiz. Onun için gidiyormuşuz Kale’ye… Şaşırmadım ;)

Read more…

Categories: Ankara, günce Tags: ,

Parkta…

Nisan 6th, 2009 banu 3 comments

Bir önceki haftasonu yavaş yavaş bahar geliyor demiş. Sabah erkenden, kentimizin hak ettiğimiz şekilde yönetileceğine dair bir hayalperestlikle oyumuzu kullanmış. Dışarıda güzel bir kahvaltı yapmış ve sonrasında kendimizi parka atmıştık. Seçim vesilesi ile tatil yapan kocam, hadi deyince kapı önüne koşan kızım ile harika bir gün geçirmiştik. Çok güzel de fotoğraflar çekmiştik. Yanlız fotoğrafların olduğu kartı evin içinde şeytan alıp götürüp, bugün geri getirmeye karar verdi… Geç meç farketmez, bu fotoğrafları blogumuza koymazsam çatlardım :)
Read more…

Categories: günce Tags:

Ferrarimi sattım… Kendime tek taş aldım…

Mart 23rd, 2009 banu 7 comments

Bir çok evde olduğu gibi, bizde de, benzinciden hediye oyuncak bir Ferrari var. Geçen evdeyiz. Annem ile mutfakta çene çalıyoruz. Mira’da yanıbaşımızda araba sürüyor. Vınn… Ferrari gidiyor. Pıtı pıtı… Mira koşarak getiriyor. Derken bir kaç dakikalığına önce Ferrari’nin, ardından Mira’nın sesi kesiliyor. Bir bakalım ne yapıyor diye mutfaktan kafamızı uzatıyoruz ki… Mira’cım koridordan koşarak geliyor. Parmağında siyah conta gibi bir şey, eli önde anneme “ıhhh” (bak) diyor. Parmağındakine dikkatle bakıyorum. Bizimki Ferrari’nin ön tekerini sökmüş, parmağına yüzük yapmış :D

Mira’nın gözü hep benim takılarda… Kolyemi alsın, kafasından geçirsin. Yüzüklerimi kapsın, parmağına taksın. Bilekliklerimi koluna geçirip, düşmesin diye el havada gezsin. Annem “Kızımı kokoş yapamadım. torunumu yapacam” diye dalga geçip duruyor. “Özellikle uğraşmana hiç gerek yok, zaten sana benziyor” diyorum…

Bizim komik kıssadan, iki küçük hisse… Birincisi, bizim başımıza gelmedi ama parçaları ayrılabilen oyuncakları oynarken gözünüz üzerinde olsun. Yutmaya kalkabilir. Boğazına kaçabilir… İkincisi, Damla’nın Kitubi’deki Cinsiyet ayrımcılığı yapmayan nesiller yetiştirmek? başlıklı yazısını okuyun. Anne baba olarak bizim güzel kızım veya aslan oğlum diye abartılı davranışlar sergilememize gerek yok. Bir yaşını geçtikten sonra çocuklarımız zaten yavaş yavaş cinsiyetlerine göre taklit etmeye başlıyorlar. Yoksa nereden bilecek bizim sıpa lastiği yüzük yapıp parmağına takmayı… Bu arada bugun sabah bir baktım. Yine sökmüş lastiği, takmış parmağına ama beğenmemiş ki… Tekrar arabaya takmaya çalışıyor. Tabi beceremiyor, uzatıyor bana “ıııhh” (tak yerine) diye :)

Bir Pazar klasiği

Mart 12th, 2009 banu 8 comments

Bu sene Cenk’in en yoğun çalıştığı gün: Pazar… Mira ile ben hep başbaşayız.

Geçen Pazar da işe giderken uyandırıyor bizi… Kahvaltıdan sonra, annem ile anneannemlere doğru yol alıyoruz. Yol üzerinde 20 dakika - 20 günlük Yiğit bebeği sevme - annesine moral verme molası ve sonrası anneannemin evinde Pazar günü kadınları buluşması… Anneannem, yengem, annem, ben ve Mira… Hava da çok güzel içim gidiyor. Anneannemi de alıp dışarı çıksak diyorum… Ama dinletemiyorum. 80 yaşından sonra geçirdiği 3 bel ameliyatı yüzünden o merdivenlerden inmesi gözünde büyüyor da büyüyor. Önce “zaten hava da kapandı” diyor. Sonra “sen evinden çıkarsan, burayı kiraya verir, ben senin evine taşınırım, düz ayak ne güzel olur” diyor… “ne güzel olur” diyorum. Yüksek tonlarda sohbet ediyoruz. Yiyoruz, içiyoruz.

Read more…

“Ve her çocuk aslında müzikaldir”

Mart 5th, 2009 banu 10 comments

“Müzik insanların doğasında vardır ve her çocuk aslında müzikaldir” demiş Yapıncak… Başka güzel şeyler de demiş… Çocuk ve Dünyası’ndaki röportajında

Videoyu, Mira’cım 10 aylıkken, Avusturya dönüşü Atatürk Havalimanı Garanti Lounge’da iç hat bağlantısını beklerken çekmiştim. Çok uzun zamandır “müzik duyunca dans ediyor bu kız” diyor… sonra “yok canım sallanması tesadüf galiba” deyip geçiştiriyorduk. Sonra sonra farkettik… sadece dans etmek ile kalmıyor, şarkı da söylüyor :) Son bir kaç aydır ise tutabilene aşkolsun.

Annem “kime benziyor ki Mira… ne annesi, ne babası oynar… bu kız çok oynak…” diye takılıyor bize… Aslında yanılıyor, Mira bize çok benziyor. Biz dans konusunda beceriksiziz ama hevesliyiz… Sadece sosyal ortamlarda ifşa etmiyoruz kendimizi… Mira’ya ise saklanmıyoruz :) Öte yandan iyi müzik dinleyicileriyiz… Daha doğrusu yıllar geçtikçe, olgunlaştıkça, oluyoruz… Bir bakmışız büyümüşüz. Çocukluğumuzun metal albümlerinin yanına yıllar içinde önce klasik rockları, bluesları, sonra sonra jazzları, derken klasikleri ve dünyadan güzel etnik tınıları da eklemişiz… Daha çook fırın ekmek yemek lazım… neyse…

Read more…

Mira’cım 1 yaşında :)

Şubat 11th, 2009 banu 30 comments

Geçen sene bugünler de… Mira’mı ilk defa görmüşüm. Koklamışım. Bir melek olsa ancak Mira gibi ışıldayabilirdi demişim.

Hala ilk günlerdeki gibi ışık saçıyor… Şimdi şimdi anlıyorum ki, herzaman da ışıldayacak. Onun bu ışıltısı beni hep herşeyden daha iyi, daha güçlü, daha mutlu, daha anlayışlı, daha sorumlu, daha olgun, daha affedici, daha huzurlu yapacak…

Düşündükçe mucizesi karşısında gözlerim doluyor… Hatta mutluluktan burnumun ucu sızlıyor…

Read more…

Sürpriz pastam

Ocak 7th, 2009 banu No comments

Sevgili arkadaşlarım Ufuk ve Özlem kardeşler doğum günüm şerefine sürpriz bir pasta göndermişler. Siparişi verirken beni ve Mira’yı iyice anlatmışlar. Pasta direk benim ofise gelince pastanın son halini görememişler. Gördüğüm en sevimli pastalardan biri olduğu için burada yer alsın… böylece Özlem ile Ufuk’da görsün…