Archive

Archive for the ‘yemelik’ Category

Hamile-i ruhiyem, 2011 ve hurmalı baharatlı kurabiyeler

Aralık 31st, 2010 banu 1 comment

Bacak bacak üstüne atmayı geçtim, bacaklarım hafif ayrık oturuyor, ufak ufak iki yana sallanarak yürüyorum. Mira’yı kucağıma alıp bir kat merdiven çıkınca köpek gibi solumaya başladım. Zaten toparlak yüzüm artık tostoparlak… Uçlarından al deme gafletinde bulunduğum Osman’ın, saçlarımı 25cm. kısatması da cabası oldu… Hamileyim ve kocamanım… Henüz 24. haftada olduğumu ve bundan sonra önlenemez bir hızla büyüyeceğimin idrak etmiş durumdayım :S Dün itibarı ile de beklediğim gebelik diyabeti teşhisimi doğrulattım ama Pazartesi’ne kadar duymamazlıktan gelmeye karar verdim.

2011′e girerken bu akşam için bir son dakika organizasyonu yaptık. Benim eve sığma gibi bir şansımız olmayacağı için cümbür cemaat annemin evinde toplanacağız. Biz küçük çocukken de annemle babam aileyi ve aile kadar yakın arkadaşlarını toplardı… Birlikte yemek yenir, tombala oynanır, dansöz izlenir…  Azıcık büyüdüğümde tüm atraksiyon bittikten sonra başlayan Pop Saatini dört gözle beklediğimi hatırlıyorum. Hatta sonrasında gençler bir korku filmi bile patlatırdık :) 3 kardeş olmanın avantajını en çok böyle akşamlarda çıkartıyorduk.

Read more…

Şekersiz Dondurma Tarifi - 1 - Cevizli

Ağustos 24th, 2010 banu 12 comments

Geçenlerde Esra, Şeker Saçmalığı konusunu güzelce yazmıştı… 2,5 yaşını geçen Mira, halen 12-18 aylık kıyafetlerini mini olarak giymeye devam ediyor ya, çocuk kıyafetlerinin bedenlerindeki gariplik fazlasıyla dikkatimizi çekmişti. Hangi persentilde olduğunu geçen seneden bu yana takip etmeyi bırakmama rağmen çok minik bir çocuk olmadığını da görebiliyorum. Ancak şeker tüketimi konusunda, 2 yaşına kadar koruduğum yaklaşımımı, eski katılığında koruyamadığımın da farkındayım ve bundan rahatsızım. 2 yaşa yaklaşırken, sadece çikolata ve dondurma ile başladığımız tanışma süreci ardından gelen talep etme hızı beni korkutmaya yetti. Şimdilerde çikolatanın lezzeti konusunda hem fikir olduğumuzu biliyor ancak çok az miktarda ve evde yenecek bir şey olduğunu düşünüyor. Dondurma ise zayıf noktası… Cenk de gerçek bir dondurma canavarı olduğundan, armut dibine düştü..

Biliyorum, Mira da marketlerdeki cafcaflı paketlerin sadece oyuncak olmadığını ve kötü gıdanın şeytani çekiciliğini istemesem de bir ara öğrenecek. Benden öğrenmesine ise gerçekten hiç gerek yok… Oysa sağlıklı beslenme üzerine damak tadını geliştirmek için - hele ki günümüz koşullarında - çok özel bir çaba harcamak gerekiyor. Bunu benden başka öğrenebileceği bir yerde yok. Çocukluk alışkanlıklarını sonradan değiştirmek nereye kadar mümkün ki? Hem her zaman, herkes için en güzel yemek annesinin yaptığı değil midir?

Read more…

Categories: tariflerim, yemelik Tags: , ,

“eğer gerçek süt içmiyorsanız, gerçek yoğurt yemiyorsanız, gerçek ekmek yemiyorsanız, gerçek et değilse yediğiniz… siz de gerçek bir insan değilsiniz ! ve gerçek olmayan bir şekilde öleceksiniz”

Ocak 31st, 2010 banu 6 comments

O gün” yapılan tüm konuşmaların videolarını Vimeo‘dan izleyebilirsiniz.

Ya kafayı değiştirip, özümüze döneceğiz… Ya da ne verirlerse onu yiyeceğiz

Kasım 6th, 2009 banu 11 comments

Yılmaz Özdil bugün öyle bir yazı yazmış ki sarılıp öpesim geldi… Günün birinde bağlantıları değişirse hala ulaşıp okuyabilmek adına buradan da paylaşmak istedim.

Yakınımdaki örnekler ile kendi çocukluğumu kıyasladıkça endişelerim artıyor. Geçen aylarda bir kuzenimizin 5 yaşındaki kızına erken ergenlik tanısı koymuşlar. Sebepler arasında plastikler, kozmetikler, katkı maddeleri ve hormonlu GDO’lu gıdalar olduğu söyleniyor. Göğüslerindeki sertleşme nedeni ile gitmişlerdi, büyük ihtimal ile hormon tedavisine başlayacaklar. Çivi çiviyi söker hesabı… İşin acı yanı çok dikkatli, özenli, farkındalığı yüksek ailedir ama tek başına farkında olmak korumak için yetmiyor işte…

Tarım ülkesi olduğu söylenen ülkemde, gerçek gıda bulabilmek için kırk takla atmak ağırıma gidiyor ama en basidinden şu yandaki şebek surat için eli kolu bağlı ve karamsar kalamıyorum.

Read more…

Büyüme konusu ve Muzlu kek tarifi

Haziran 6th, 2009 banu 9 comments

Perşembe günü doktorda randevumuz vardı. Mira’cım ölçüldü biçildi karşımıza ilginç bir durum ortaya çıktı… İyi haber, 3 aydır uzamayan kızımız 20 günde 3,5cm birden uzamış - 81cm olmuş %78 persentilde - Levent Bey “bu da biraz fazla olmuş ama zararı yok” diye yorumladı.

Kötü haber, yine kilo almamış, hatta 70gr verip - 10,23kg olmuş, %40 persentilde - Levent Bey benim kafama çok uygun pek rahat bir doktor olmasına rağmen bunu iyi yorumlamadı… Bundan önceki aylarda kilo almadığı zaman “boyu uzamamış, niye kilo alsın ki, enine mi büyüyecek çocuk, işini biliyor Mira’cım” diye bir yaklaşım sergiliyordu. Ama bu sefer en azından 150gr alması beklenirdi dedi. Mira iştahsız bir çocuk olmadığı için iştah şurubu vermenin anlamsız olacağını ama gerekirse pe.di.a.sure ile besin takviyesi yapabileceğimizi söyledi. Yapay beslenmeye gıcığım ya… O da bunu bildiğinden “bu bir alternatif sen değerlendir” dedi. Ben de önümüzdeki 15 gün ağırlıklı otçul olan beslenmemizi, homini gırtlak karbonhidratlar ile zenginleştirmeye karar verdim. Biz nefsimize hakim olacağız. Mira’yı 15 gün sonra enine boyuna bir daha ölçtüreceğiz.

Read more…

Çok Kolay Ev Ekmeği

Ocak 14th, 2009 banu 7 comments

“Mira’cım yemek yemiyor… ben de elimde kaşık kıvranıp duruyorum…” diye pek bir hayıflanıyordum. Eline bir şeyler verip oyalayınca bir iki kaşık yedirebiliyordum. Sonunda o iki kaşığı yesin diye peşinde koşmaktan tamamen yıldım. Mira’da bunu bekliyormuş. 4 elle saldırdı kendi kendini beslemeye… Kaşığı elime alayım veya kaşıkla yiyeyim diye bir hevesi hiç yok.

Tabi özgür ruhlu cadımın yemek yerken etrafının temiz kalabilmesi için masaya yapışan tabak, sandalyesi altına örtü falan fayda etmiyor. Ben de her defasında süpürgeyi çıkartmaya üşendiğim için pis pis oturuyorduk ki annemin yaptığı baskılara dayanamadım. Bir şarjlı süpürge arayışına giriştim. FAKİR’in kedi köpek kılına bile deva olan bir modelini gözüme kestirdim. hepsiburada.com’da indirime girdiğini görünce hemen bir tane sipariş verdim. Artık pirupak oturabileceğiz :)

Geçenlerde Tijen İnaltong’un ev ekmeği gibi olamaz yazısını okuduktan sonra aklıma takıldı. Ne zamandır evde ekmek yapmıyordum. Oysa Mira’cım kemirebildiği yiyeceklere pek bir bayılıyor ve mis gibi ev ekmeğinden güzel kemirilecek bir şey olamaz ki…

Read more…

Categories: tariflerim, yemelik Tags: , ,

Hızlı geçen haftanın geciken menüsü…

Kasım 20th, 2008 banu 2 comments

Geçen hafta annemler Abant’taydı. Koca donlunun bahçesinden çırpma fasulye ve kuzu ıspanak almış. Köyden Fatma ile çıkıp ağaç mantarı toplamış… Bolu’dan eli kolu yüklü döndü. Bize mantar topladıklarını söylediği için menüye eklemiştim ama ıspanak ve fasülye sürpriz oldu. Ağaç mantarı dedikleri marketlerde satılan istiridye mantarı gibi etli… Bir kısmını hemen biber ve soğan ile sote pişirdik. Afiyetle yedik… Kalanını kavurup, buzluğa kaldırdık. Ispanak için de menüyü değiştirdik. Annemin önerisi ile kıyma yerine ıspanağı mantar ve yeşil mercimek ile pişirdik. Harika oldu, karnivor kocam dahi beğendi, sizde deneyin… Çırpma fasülye dedikleri ise tarladaki fasülyenin sonu oluyormuş. Bol taneli… Taze fasülye ile kuru fasülye arası bir yemek oluyor piştiğinde… çok lezzetli… kendi fasülyesini yetiştirenlere tavsiye olunur.

Geçen hafta Portakal ağacının iki tarifini denemeye oturdum. İlki Közlenmiş Domates Çorbası… tarifi bire bir uyguladım. Sonuç ne yazık ki pişirirken evi saran kokusu kadar cazip değildi. Ancak soğan ve sarımsağın fırında közlenirken ki kokusu o kadar iştah açıcıydı ki Kestaneli Sebze Çorbası tarifini neredeyse tamamen değiştirmeme neden oldu :) Fırın tepsisine 1 büyük soğan, 1 baş sarımsak, 1 kereviz, 1 patates, 1 iri havuç, 4 tane domates ve 20 adet çizilip sıcak suda bekletilmiş kestaneyi koyup, 175 derecede 1 saat közledim. Tüm malzemeyi doğradım. 1 litre tavuk suyu ile kaynatıp, blenderdan geçirdim. Sonuç beklediğimden biraz daha tatlı ama hiç fena değildi. Kestane miktarı konusunda gözüm doymuş olsa ve tarifin orjinalindeki miktara sadık kalmış olsam daha iyi olabilirdi… Ama Mira çok beğendi, o ayrı :) Bu tarif üzerine gelecekte çalışacağım…

Sevindirici bir haber… Bu hafta Ayrancı Organik Pazar’ı çok kalabalıktı. Yazın ben “kimse gelmiyor buraya, herhalde yakında kapatılar” diye üzülürken, eşim hep “merak etme kışa kadar dayanırlar ise Ankara gelir buraya” diyordu. Haklıymış… Fiyatlara da biraz daha dikkat ettim bu hafta… Çok çok farklı gelmedi… 2YTL - ıspanak, 1YTL soğan, 2YTL patates…

Read more…

Haftayı Planlayalım

Kasım 11th, 2008 banu 9 comments

Kontrollü, pratik, disiplinli, organize, metodik, görev duygusu gelişmiş, gerçekçi, hesaplı” OĞLAK burcum uzun zamandır reformcu, bağımsız, disiplinsiz, toleranslı, açık görüşlü, düzensiz, isyankar, ikna olmayan” yükselen yıldızım KOVA’nın etkisi ile baskılanmaktaydı. Yanlış anlaşılmasın kova yanımı çok severim. “Tutucu, katı, karamsar” bir keçi olmamı önlüyor. Ama Kova kadınım çok heyacanlı, çok hızlı, çok karışık… Aklıma sürekli yeni fikirler sokuyor… Evle, işle, kendimle, eşimle, Mira ile ilgili… Ama yapamıyorum, yetişemiyorum. Artık Oğlak kadınımın kabuğundan çıkıp, Kova yanımın heyacanıyla bir uzlaşma yapması lazım. O, işleri bir plan program dahilinde ele alınca hayat çok daha kolay oluyor.

Evde günlük yapılması zorunlu rutin işleri (yemek, çamaşır vs) planlamak, yapmayı isteyip vakit bulamadığım diğer işler (okumak, yeni yemekler denemek vs) için fırsat yaratıyor. Her şeyden öte Mira ile geçirdiğim zamanlarda aklım başımda oluyor. Mira ile oynarken “dolaptaki fasülyeyi bugunde pişiremezsen çürüyecek” diye düşünür yakalayınca kendimi sinir oluyorum çünkü…

Haftalık menü ve buna göre alışveriş planlamasını ilk Amerika’da cümbür cemaat yaşarken hayata geçirmiştik. Sofrada herbiri ayrı telden çalan 6 yetişkin olunca… yemeğin en geç beşinci dakikasında konuyu hep “yarın ne yesek?” mevzuuna getirince… bir de üzerine organik besleneceğiz diye tutturup, bütçemizde derin yaralar açınca… Kurtuluşu öncelikle haftalık menümüzü planlamakta bulmuştuk.

Read more…