Archive

Archive for the ‘paylaşmalık’ Category

Siz hala Nurturia’lılaşmadınız mı?

Mart 4th, 2010 banu 5 comments

Blog dünyasını takip eden herkes duydu artık Kitubi‘mizin elinin emeği gözünün nuru Nurturia’yı… Ben duymayan arkadaşlarım için yazıyorum. Özellikle biri var ki - o kendini bilir - dünyanın bir ucundan SMS ile “yeşil kaka neden olur?” “len senin göbek ne zaman gitmişti?” gibi mühim sorular soruyor. Tabi benim SMS okuma alışkanlığım sıfır olduğu için, kendisine hiç bir zaman merakını giderecek kadar hızlı dönüş yapamıyorum… Nurturia sadece bu konuda bile derdine benden iyi derman olacaktır. Hem ben zaten oradayım. banushka‘yım. Beklerim.

Nurturia Nedir?
“Nurturia ile çocuğunu daha kolay büyüt”
Bebek bekleyen ve küçük çocuklu ailelerin çocuklarının günlük hikayelerini, gelişimlerini sevdikleri ile paylaşabildikleri, aynı zamanda diğer anne-babalar ile tecrübe paylaşarak yardımlaşabildikleri sosyal platform Nurturia.

Nurturia’da Neler Yapabilirsiniz? Read more…

Categories: paylaşmalık Tags:

Masterlar yarışlarından sıcağı sıcağına…

Mart 1st, 2010 banu 3 comments

Az da olsa iş için nokta atışı geliş gidişler yapıyordum Bursa’ya, ama nokta atışı olunca hiç kafamı kaldırıp bakmamışım anlaşılan… Bu Bursa Master yarışları aldı beni çocukluğuma götürdü. En son 1993 olmalı bizim Bursa Kapalı Havuza gelişimiz. O zamandan bu yana Bursa’da ne çoook şey değişmiş. Değişmeyen tek şey de Kapalı Yüzme Havuzu olmuş sanırım. Zaman donmuş kalmış orada ! Tadilat gördüğü söyleniyor. Eskisehir ve Ankara’daki aynı model havuzların durumu daha da içler acısıymış. Bana duşlar, tuvaletler, kapanamayan - kapansada açılmayan - aliminyum kapılar, ellerine verilen kronometre ile hassas ölçümler yapmak zorunda kalan hakemler… hepsi aynı… geldi. Sadece o zamanlar biraz daha büyük gelirdi tribünler… - meğer ben çok küçükmüşüm. - Sonuçta aynı kaldığı için sevindiğim tek şey büyümüş popolar ve genişlemiş bellere rağmen değişmeyen yüzler oldu….

Bu haftasonu - ister istemez - Türkiye’de spor yapmak, sporcu olabilmek, sporcu kalabilmek üzerine bolca düşündüm. Read more…

Curcunalı bir doğumgünü partisi…

Şubat 23rd, 2010 banu 11 comments

Neslihan ile aylar önce karar vermiştik. Zeynep ile Mira’nın doğumgünlerini birlikte kutlayacaktık. Hatta hepbirlikte Zeyno’nun dedesinin minibüsüne doluşup, Kızılcahamam Çamkoru’da kartopu oynamaya gidecektik. Ben hindistancevizli bir kardan adam pastası yapacaktım… sobada kestane kızartacaktık… falan… Ancak kar yerine bol bol yağmur getiren bu kış, kartopu partisi yerine de bize çamur banyosu alternatifini sununca bu plan yattı, kaldı.

Read more…

“eğer gerçek süt içmiyorsanız, gerçek yoğurt yemiyorsanız, gerçek ekmek yemiyorsanız, gerçek et değilse yediğiniz… siz de gerçek bir insan değilsiniz ! ve gerçek olmayan bir şekilde öleceksiniz”

Ocak 31st, 2010 banu 6 comments

O gün” yapılan tüm konuşmaların videolarını Vimeo‘dan izleyebilirsiniz.

Yeni kuşak biberon dizaynları

Ocak 14th, 2010 banu 10 comments

Mira’cım çoğunlukla bana yapışık dolaştığından çok az biberon kullandı. Zaten bir süre sonra da biberon almayı tamamen red etti. Ancak; ikinci çocuğumuzda, arada bir ben içeride ayaklarımı uzatıp otururken… - daha cümlemi bitirmeden rüyadan uyanıyorum ya… - ben Mira’yı uykuya hazırlarken… babasının yeni bebeğimizi doyurmasına imkan tanımak daha mantıklı olacaktır. Hem özellikle Karim Rashid tasarımı biberonlar da pek şıkmış. Yakışır…

Read more…

Diş Macunu Kapakları

Aralık 29th, 2009 banu 3 comments

Baş dönmesi, bulantı, kabızlık, nezle gibi pek sevimsiz durumlardan ilham alan Black Lab Products‘ın bu diş macunu kapakları çocuklardan önce beni eğlendirdi.

Kedi Oscar ve Köpek Pete diş macunlarını çok sevimli göstermiş. Kendilerini en kısa sürede bizim banyoda görmeyi istiyorum.

Read more…

Doğal ve bilinçli beslenme üzerine…

Kasım 12th, 2009 banu 9 comments

Gittik geldik ay geçti üzerinden hala yazamadım şu Singapur ve Avustralya hikayelerimizi… Duruma “dijital fotoğraf icat oldu mertlik bozuldu” diye bir mazeret sunasım var. Hele Mira ve dayısı Süha, ezkaza fotoğraf makinası ile bir araya geldiklernde durum iyice içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Tabi bunları ayıklama düzenleme işi de benim başıma kalıyor… ki… bu konuda da sinirlerim alt üst durumda… Geçen ay uzun zamandır ertelediğim bu işe el attım - ve elimde kaldı :P Mira’nın doğumundan itibaren olan tüm fotoğraf ve videoları ay ve hatta gün bazında abartılı bir hassasiyet ile pek güzel düzenledim. sakınan göze çöp batar denir ya, işimin bitmesi ile çalıştığım harddisk bozuldu :( Resimler zar zor kurtarıldı ama aynı şeyleri sil baştan yapmam gerektiği için salak gibi hissediyorum kendimi… Bir de sürekli Avustralya ve Singapur’u unutmadan yazmalıyım karın ağrısı ile dolaşıyorum, fotoğraf olmadan da başlayamıyorum ya… Böylece başlıkla alakasız bir giriş yapıp, içimi döküp, alakasız bir de fotoğraf koyduktan sonra konuyu toparlayım… Etraftan genetiği ile oynanmış ürünler, tarım ilacı artıkları, salgın hastalık haberlerini duydukça aklıma Avustralya geliyor. Tepelerinde dünyanın başlarına açtığı ozon tabakası deliği ile oturmalarına rağmen bu kadar mı sağlıklı ve huzurlu yaşayan bir ülke olur yani… Aklıma geldikçe kıskanıyorum, elimde değil…

Yine de burada istediğimiz gibi yaşayabilmek için kendi mikro düzenimizi yaratmaya çalışıyoruz. Şu yanda gördükleriniz annemin balkonunda yetiştirdiğimiz patateslerimiz… Organik, GDO’suz, tazecik balkon mahsülleri bunlar… Sadece balkondan aldığımız fasülyeler ile derin dondurucuyu da doldurduk ya sırtımız yere gelmez bizim. Bu yaz başında bahçede ciddi bir üretime girme hayalim vardı ama olmadı. Yine de bolca kiraz domates, frambuaz ve semizotu aldık ya… Seneye kimse beni tutamaz.

Read more…

Yaratıcılığa ve harekete davet eden oyuncaklar

Kasım 10th, 2009 banu 8 comments

Çocukken kardeşlerim ve benim en sevdiğimiz oyuncaklar Lego’lardı… Tabi böyle olmasında, o dönem yurtdışında çalışan dayımın, üçümüzün birden gönlünü almak üzere, getirdiği Lego setlerinin büyük katkısı var. Hele aralarında bir mekanik hareketli set vardı ki, babamdan bize pek sıra gelmemişti :) Son zamanlarda gördüğüm iki oyuncak, MOOV ve kiditec bana mekanik legoları ve o günleri hatırlatıyor. Bu oyuncaklar ile çocuklar lego misali parçaları bir araya getiriyor, çeşitli araçlar tasarlıyor, dahası bunlara binebiliyor, ev içinde veya dışında kullanabiliyor.

Kiditec bu sene ki Kind+Jugend fuarında oyuncak dalında inovasyon ödülünü aldı. Kiditec parçaları basit bir vidalama sistemi ile sağlam bir şekilde yatay veya dikey birbirine bağlanabiliyor. Çocuklar hayalgüçleri ile el becerilerini birleştirerek kendi tasarımlarını inşaa edebiliyor. Plastik olmasına rağmen Çin yerine, tamamının İsviçre’de üretilmesi de dikkat çekici… Bir güzel yanı da Türkiye’de Noper isimli İzmirli bir firma tarafından satılmaya başlanmış olması…

Read more…