Archive

Posts Tagged ‘gezi notları’

Sol şeritten yavaş yavaş gidiyorum

Ağustos 18th, 2009 banu 9 comments

Kıbrıs’ta bulunduğumuz yerin özeti budur… Sağımızda, solumuzda, önümüzde, arkamızda hep aynı manzara… ODTÜ’nün Kuzey Kıbrıs Kampüsü’ndeyiz. Üniversite şu anda tatil. İlk iki gün konferans katılımcısı da olmayınca koca kampüste inler ve cinler ile top oynadık. Pek ıssızdık…

Mira her zaman ki gibi son derece keyifli bir yolculuk yaptı. Yol boyunca çok sevimli ve müthiş uyumluydu. Havaalanına indiğimizde, yat limanında hemen tamamlamamız gereken işler için tepemize kadar dolu arabamızla Girne’ye doğru yola çıkmak durumunda kaldık. Tabi onun bize gösterdiği uyumu, biz ona göstermeyince ve gece geç kalıp Mira’cımın doğal sınırlarını zorlayınca, Güzelyurt’ta doğru yola çıkarken “annem, annem” diye parçalı bulutlu ama toplamda 12 dakika süren bir ağlama krizine girdi. - ki hayatımın en uzun 12 dakikasıydı. - Kenara çekip biraz sakinleştirip yola devam etmeye çalıştım ama bıraktığım anda yeniden katılarak ağladı. Arabada benden başka şöför, yolda da taksi olmayınca dura kalka yavaş yavaş yola devam etmek zorunda kaldım. En nihayetinde kuzum baygın düştü uyudu… Öyle ki ne indiğimizde, ne pijamalarını giydirirken, ne de yatağa koyduğumuzda gözünü bile açmadı. Sadece gece boyu pırtladı durdu. Read more…

Oslo

Temmuz 8th, 2009 banu 8 comments

Gece yarısında kalkıp bu kadar kuduran çocuk yol boyu uyur, biz de dinleniriz diye düşünüyorduk demiştim… Evden çıkarken aman uyanmasın diye pijamalarını bile çıkartmadım. Cenk ile aramızdaki koltuk da boştu. Uçağa binince Mira’yı ortaya yatırır, biz de kestiririz diye pek hayal kurduk ama tabi ki yine evdeki hesap çarşıya uymadı… Bizim ki tam uçağa binerken cin kesildi ve yol boyunca şaklabanlık yapmaya devam etti. Çareyi Cenk ile dönüşümlü uyuklamakta bulduk. Ama pili bitik tek bir ebeveyn Mira’yı kesmedi… Öndeki teyzenin saçını çekti… Arkadaki 3 - 4 yaşlarındaki İspanyol abla ve abi ile “aba ceee”, “abiii ceee” diyerek koltuk arasından oynadı. Hatta oyuncak alışverişinde bulundu. Koridordan gelip geçen bir abiye “ayı” diye seslendi. “Ayı değil kızım; abi o…” dedikçe ayı demek de inat etti… Sonradan fark ettim çocuğun üzerindeki ayılı tişörtü :D Nihayetinde Münih’e doğru inişe geçtiğimizde memme diye sarıldı ve uyuyakaldı (!) Münih havaalanında, Oslo uçağına binene kadar da uyudu. Oslo uçağına bindiğimizde ise yine cin olup, hopucuk atmaya kaldığı yerden devam etti… O kadar yorgundum ki sonrasını hayal meyal hatırlıyorum. Resmen gözü açık uyuduk. Mira ise performansının doruğundaydı. Bir kere ben, bir kere de Cenk kendisini oturduğu koltuğun sırt kısmının tepesine kadar tırmanmış, arkada oturanlara animasyon yaparken yakaladık. Uçak Oslo’ya inişe geçerken Mira yeniden uyudu (!)

Read more…

Oslo’dan öncesi…

Temmuz 4th, 2009 banu 4 comments

Anlatmaya daha yola çıkmadan öncesinden başlamak gerekiyor. Çünkü başımıza neler geleceği daha o günlerden belli idi… Gideceğimiz haftanın başında, bir yıldır üzerinde çalıştığımız, benim için son derece önemli bir kongre başlıyordu. Dolayısıyla önceki haftalarda, bunun doğal yoğunluğu vardı. Zorlayan kısmı, aynı tarihlere, benim için aynı derecede önemli, iki ekstra projenin daha kritik işlerinin çakışması idi… Çook uzun zaman sonra ilk defa doğumdan önceki zamanlardaki tempoya yakın bir çalışma dönemi yaşadım. Hemen hemen hiç bir akşam Mira’nın yemeğine yetişemedim. Mira ile doğru düzgün ilgilenemedim. Garip ve suçlu hissettim.

Kongremiz hafta başında olunca, mecburiyetten hafta sonu da çalışıldı. Sadece Pazar günü Babalar Günü şerefine Papazın Bağı’nda küçük bir kaçamak yaptık ama akabinde ailecek benim ekibin yanına gittik. Resimler çocuk işçi çalıştırdığımızın ispatı gibi oldu :)

Read more…

Madrid Hayvanat Bahçesi vs. AOÇ

Haziran 8th, 2009 banu 5 comments

Bir kaç hafta önce Mira’nın kız arkadaşları ile AOÇ Hayvanat Bahçesi‘nde buluşmuştuk. Teknik sorunlarım nedeni ile pek fotoğraf çekememiştim. Fotoğraf olmayınca yazı da koyamadım. Kızlar açısından çok güzel bir gündü. Selin, Zeynep ve Ada‘nın bloglarına bakarsanız günün detaylarını görürsünüz. Çocuklar için şu an heryer, herşey yeni, farklı, keşfe açık… çok eğlendiler. Ama biz anneler aramızda dillendirmesek de kentimizin hayvanat bahçesinin durumuna çok üzüldük. Çok kısa bir süre önce medeni standartlarda bir hayvanat bahçesini görmüş olmam ise içimin çok daha fazla acımasına neden oldu.

AOÇ Hayvanat Bahçesi’nin temelleri modern bir anlayışla 1933 yılında atılmaya başlanmış ve 1940 yılında halka açılmış. Bugün 32 hektarlık bir alan üzerinde 199 türden 2500 hayvana evsahipliği yapıyor. Ancak zamanının modern hayvanat bahçesi geçen yıllarda ne yazık ki fena halde yıpranmış. Zamanında yapılacak basit yatırımlar ile bizim hayvanat bahçemizin de Madrid’teki gibi bir yer olabileceğini düşünmeden edemiyor insan… Okuduğum haberlere göre AOÇ Hayvanat Bahçesi, Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne devredilmiş. Ankara Hayvanat Bahçesi Atatürk Orman Çiftliği`ndeki Çimento Fabrikasının bulunduğu verimsiz tarım alanına taşınacakmış. Yeni hayvanat bahçesi dünyanın en büyük ve en modern hayvanat bahçelerinden biri olacakmış. Hepimiz için hayırlısı olsun diyelim…

Read more…

Madrid

Mayıs 26th, 2009 banu 11 comments

Araya bir Eskişehir, bir de Antalya girdi. Bunlar Mira’sız olunca anlatacak fazla bir şeyim yoktu. Sabahın köründe o uyanmadan gittim, gecesine döndüm uyuyordu… Yanıbaşımda oturmalarına rağmen babam için hiç yardımcı olamıyorum. Annem çok yoruluyor… Bu arada kardeşim Baha ve eşi Özge Amerika’dan destek kuvvet geldiler… Ben daha ne olduğunu anlamadan 2 haftacık kalıp, geçen Cuma da geri döndüler. O günlerin kısa bir özetini geçerim bir ara… Ama önce ruhuma iyi gelen, sözde iş gezimize kaldığım yerden devam edeyim. Bir ay oluyor gidip geleli… Yine de yazayım… Hem Mira’nın bilinçli olarak en çok eğlendiği gezi olması dolayısıyla burada yer alması şart… Hem de Evora’yı bu kadar anlattıktan sonra Madrid’te de haksızlık olmasın…

Mira’cım henüz içimde 3 aylık bir mercimek iken Cenk ile iki günlüğüne gelmiştik Madrid’te… Ama koskaca bir öğlenden sonrasını ve geceyi bulantı ve baş dönmesi ile uyuyarak geçirmiştim. Oysa hamileliğim boyunca pek rahattım. Son güne kadar çalışmış, bir sürü seyahat ve kongre sığdırmıştım. Dönüp dönüp Madrid’e yazık oldu demiştim. Bir gün mercimekle gelmeyi dilemiştim.

Read more…

Parque Infantil - Evora’da bir oyun parkı ve oyun evi

Mayıs 11th, 2009 banu 7 comments

Eye of the Tiger from banu akman on Vimeo.

Çocuk sahibi olduktan sonra her anlamda dünyaya bakışımız değişiyor. Daha önce önemsiz gelen bir çok detay dikkatinizi çekmeye başlıyor. Bizim, Evora’da, Mira’dan önce önünden yürüyüp geçeceğimiz, bir çocuk parkına çarpılmamız gibi…

Read more…

Yola çıkış, Portekiz ve Evora

Mayıs 7th, 2009 banu 4 comments

Gittik geldik hatta Oslo yolları bile gözüktü ufukta… Ama hala anlatamamıştım Portekiz ve İspanya günlerimizi… En sonunda çektiğimiz fotoğrafları da topladım. Başlayabilirim anlatmaya…

Uçuşumuz sabah 6′da olunca, evden 3:30 gibi çıkmamız gerekiyordu. Bunun için Mira’cıma geceden yol pijamalarını giydirdim ve yatırdım. Maksat uykusunu bölmeden yola çıkabilmekti… Tabi benim ince planlar her zaman ki gibi işlemedi :) Mira hemen peşimiz sıra uyanıp, pıtır pıtır yanımıza geldi… Havaalanı yolu boyunca ve uçağa binene kadar bıcır bıcır anlattı, koşturdu, hiç durmadı…

Read more…