Archive

Archive for the ‘yapmalık’ Category

Mira’dan fantastik bir hikaye; Ejderha’nın Yavrusu

Şubat 15th, 2011 banu 11 comments

İstanbul’dan Ankara’ya dönerken, etrafında gördüklerini anlatmak Mira’yı kesmedi, kitap okuyalım (!) önerisi getirdi. Neyse ki hem araba kullanıp hem okuyamayacağımı çabuk anladı. Ama her zamanki gibi kafandan anlat o zaman diye başıma iş çıkarttı. 1-2 hikaye derken, içim bayıldı… Hadi senin hikayeni yazalım dedim. Ben hikayeye bizim evin bahçesinden başladım. O yanına kardeşini de alıp, bulutların üzerine kadar götürdü… Detayları unutulmadan kayıt altına almalıydım.

Tabii başlamadan da bir iki not düşeyim;
Hikayenin renklendirilmiş kısımları Mira tarafından uydurulmuş ve yönlendirilmiştir… Bu noktaların çoğunda hikaye uzun uzun kopup; “annesinin kurabiyeleri kokuyormuş. hem kurabiyeleri de fındıklıymış…” “peki Banu başka ne koymuş onun içine anne?” “yumurtalarını bahçeye çıkmadan önce ben kırmışım değil mi?” “pişince Zeynep’i de çağırırız” “paket yapıp arkadaşlarıma da götürebilir miyim?” gibi detaylara girildi… Şimdi yazarken buralara girmeden kısa geçmeye çalışacağım, yoksa hikayenin bütünlüğünü nasıl toparlarım bilemiyorum. Zaten canlı performansta zor topladım, hele mevsimsel tutarlılık konusunda sıfır performans gösterdim… İlkbaharın gelişi ile başlayıp, sonbahar yaprakları arasında yuvarlandırıp, yaz ortası oluşan fasulye çadırımıza oturttum ya neyse :)

Read more…

Categories: günce, hatırlamalık, oyun, yapmalık Tags: ,

Yılsonu aktiviteleri…

Aralık 29th, 2010 banu 2 comments

2010 biterken ne diyeceğimi bilemiyorum. Başlarken çok bir şey beklemiyordum. 2010 iyimiydi mi? Kötü müydü? Sadece tuhaf bir yıl oldu diyeyim :) Artık 2011′i ve bize getireceği oğlumuzu bekliyoruz… - sahi oğlumuz olacağını da yazmamıştım değil mi? kısa zamanda bir hamilelik durum değerlendirmesi yapsam iyi olacak :) - Aralık ayını karla bütünleştiren aklımın bir oyunu mu; bilmiyorum ama kesinlikle krismısıydı/yılsonuydu/yılbaşıydı hiçbir havaya girememiş bulunmaktayım. Neyseki yıl bitmeden aklım başıma geldi… İlk sebebimiz malum; okulundaki yeniyıl ruhunu her fırsatta eve taşıyan ve dün sabah gözünü açar açmaz…
- annnneee noel babanın vediği kırmızı oyuncak baston değil şekermiş… biliyomusun, beni kandırmıştın… ama noel baba yine gelince ben o şekeri yiyebilir miyim?
…diye taaaa geçen krismas Amerika’da ailesi yemek yemekte olan bir noel babanın kendisine verdiği şekeri ve benim yememesi için yaptığım numarayı kafama kakan tatlı cadım Mira’m… İkinci sebebim ise sürpriz oldu… dışarıda parlayan güneşe inat, eve giren büyülü Bir Kar Masalı…

Üç güzel insan; Nurturia’da buluştu, bir hayal kurdu… Biri yazdıBiri çizdiBiri uyguladı… Çocuklarımıza çok keyifli bir yılbaşı hediyesi yaptılar. Ucundan kıyısından biliyorduk ama onca işlerinin güçlerinin arasında böylesi bir çalışma da beklemiyordum.

Pek yakında IPhone için uygulaması da çıkacak, böylece ilk defa IPhone’da Türkçe içerikli bir masal uygulaması olacak…

Read more…

Waldorf Üzerine Kısa Notlar ve Uyku Bebeği Yapımı

Ağustos 10th, 2010 banu 9 comments
Waldorf pedagojisine göre çocuğunuzun ilk yılı için gerekli tüm oyuncaklar…
(Toymaking with Children - Freya Jaffke)

Mayıs’ta bir haftasonu, Cumartesi’yi Yeşilöz’de, Pazar gününü ise Binbirçiçek’te Waldorf Eğitimcisi Meral Geylani’nin tecrübelerini paylaşarak geçirmiştik. 2 gün diye başlandı ama hızımızı alamadık, sonuna bir de Binbirçiçek’te başlayıp, ekipman avantajı ile annemin evinde devam eden bir bebek yapım atölyesi ekledik. Uzun zaman geçti üzerinden… O günlerde yazmaya fırsat bulamamıştım. Dün arşivimi toplarken uyku bebeği yapımı sırasında çektiğimiz fotoğrafları gördüm. Meral’e cömert paylaşımları için bir kez daha teşekkür etmenin en güzel yolu, daha çok paylaşmak diye düşündüm.

Meral, tam 17 yıl Yeni Zellanda’da yaşamış. Burada Waldorf /Rudolf Steiner ve Okul Öncesi diplomalarını tamamlamış. Özel eğitime ihtiyaç duyan çocuklar ile birlikte Camphill Köyü benzeri bir Antroposofik Yaşam Köyü olan Hohepa da yaşamış. Bu köyde ev anneliği yapmış, okulunda ve sanat atölyelerinde çalışmış. Yine bir waldorf yuvası olan Awetea’da bulunmuş. Ahşap oyuncaklar yapmış, fuarlara katılmış. Türkiye’ye dönmüş. Ülkemizde Waldorf eğitimini tanıtmak amacı ile sunumlar ve atölye çalışmaları yapıyor. Datça’da yaşıyor…

Read more…

B.E.Ö. Doğadaki Dönüşüm - Fasulye Çadırı

Temmuz 29th, 2010 banu 18 comments

Bahçeye Mira için bir oyun evi yapma fikrimiz hep vardı. Bu sene en kolayından küçük bir kızılderili çadırı ile işe başladık. Çadırımızın sopalarını hazırladığımız noktada ise Artful Parent‘tan aldığımız ani ilham ile çadırı kumaş yerine fasulye ile kaplamaya karar verdik. Mira fasulyelerini dikti… suladı… topraktan çıkışlarını izledi… yavaş yavaş büyümesine şahit oldu… Sonunda içine girip oturabileceği küçük bir çadırı oldu.

Read more…

Anneannenin bebekleri

Nisan 6th, 2010 banu 33 comments

Geçen sene Mira’nın ilk yaşını kutlamaya hazırlanırken yıllar sonra bakıp “bunu benim için yapmışlar” diyebileceği bir hediye vermek istemiştik. İlk yaş için ben tığdan bir bebek örmüştüm. İkinci yaşı için ise Waldorf bebeklerinden esinlenerek bir bez bebek yapmayı istedim. Ben işimi garantiye almak için hazır bir kalıp bulur muyum diye ümitsizce aranırken, neyseki annem olaya el attı. Gerçi yapılış aşamasında gördük ki kalıp hazır olsa da göründüğü kadar kolay değilmiş… Anneanne Fazilet ve arkadaşı Serap, bir derken iki derken tam üç tane bebek yaptılar Mira’ya…

Aslında diğer iki bebek başkaları için yapılmıştı ama annem bize göstermek için getirdiğinde Mira’nın son zamanlardaki “annesi, babası, yavrusu” kutsal üçleme takıntısından nasiplerini aldılar. “bakk annesi gelmiş, yasassın” “aah babasını çok özlemissti, o da gelmis yaasasın” deyince kıyamadık. Read more…

Jessica’nın aşkına…

Ocak 11th, 2010 banu 6 comments

Binbir Çiçek‘te bugün;
Mira’cım “ben işe gidiyorum” dediğimde, “anne üüüü kal… kal” diye isyan bayrağını kaldırdı.
Hilal Hanım ona “Anne işe gitsin. Sen Jessica’ya havuç vermek ister misin? diye sorunca…
“isteeerem… tamam… sen git” dedi !
Jessica’nın aşkına büzük dudaklar ile çıkış vizesini aldık !

Read more…

B.E.Ö. - Yeni Yıl Lapbook

Ocak 2nd, 2010 banu 7 comments

Bir kaç hafta önce yılbaşı ağacımızı çıkarttık. Geçen sene Mira’nın uzanamayacağı şekilde kıyıya köşeye sakladığımız ağacı bu sene başköşeye oturttuk. Aydınlatmalar dışındaki tüm süsleri de Mira’cım elleri ile astı :) Bazılarının yerini beğenmedi, çıkarttı, taktı, “bu son… bu son…” diye diye tekrar tekrar yerleştirdi. En sonunda memnun kaldı ki bir daha süslere ilişmedi. Akşamları bizim eve dönmemizle ağacın başına geçip “ışııık yak” diyerek ışıklarını yaktırdı. Ancak, ben - her akşam ışıldayan Mira ve ağacına rağmen - koşturmaktan ve o koşturmalar arası stres olmaktan yeni yıl havasına girememiştim. Nihayetinde yılın son gününden bir gün önce bunun için hayıflanmayı bırakıp havamı değiştirmeye karar verdim. Eskiden olsa bu karar sonrasında, hemen kendimi yeni yıl için süslenmiş ışıltılı bir alışveriş merkezine atıp ülke ekonomisine katkıda bulunabilirdim :) Ama Mira’dan sonra, Mira’lı işlerin pozitif enerjisi herşeyden daha etkili oluyor.

Read more…

B.E.Ö. - Cumhuriyet

Ekim 30th, 2009 banu 9 comments

Atatürk’ün gülümseyen fotoğraflarından oluşan “Gülen ve Gülümseyen Türkiye” sergisi Ankara Anadolu Ajansı Sanat Galerisi’nde açıldı. 29 Ekim’de Mira’yı bu sergiye götürmeyi istedim ama olmadı. Sergi 7 Kasım’a kadar açık olacakmış. Mutlaka ziyaret edeceğiz.

Çocukken ilk defa Atatürk’ün gülümseyen bir resmini gördüğümde çok şaşırdığımı hatırlıyorum. O yıllarda heryerde sadece ciddi bakışlı smokinli yada kalpaklı Atatürk fotoğrafları vardı. Atatürk’ün gülümseyebileceğini hiç düşünememiştim. Bu sergi bana kendi şaşkınlığımı hatırlattı ve Mira’nın öncelikle Atatürk’ün neşeli yüzünü tanımasını istedim.

Read more…