Archive

Author Archive

Mira’cım uykucuk nerede?

Kasım 17th, 2008 banu 6 comments

Her bebeğin farklı ama kendine ait bir düzeni olduğuna inanıyorum… Bugünlerde bu inancım sadece başka bebekler için geçerli çünkü biz de düzen müzen yok… kalmadı :(

Önce Mira’nın gece uyku ritüelini 40 dakikadan 2 saate uzatması… sonunda hala uyumamak için inat etmesi… tam uyudu dediğim noktada ağlayarak uyanması… Derken bir iki pış pışlamayla bu işi çözemeyip, meme gücüm ile saldırıya geçmem… bu döngünün gece boyunca tekrarı… en nihayetinde yılıp, 1 aylıktan bu yana genellikle kendi odasında uyuttuğumuz Mira’mızı yanımıza almam… Tabi Mira tepemizde uyumadan kudurup dururken, dönüşümlü olarak uyumaya ve uyutmaya çalışma çabalarımız… ve sonuç… kendi adıma daha planlı olma kararı ile başladığım bir haftayı zombi olarak tamamlamak üzereyim.

Read more…

Categories: uyku Tags: ,

Haftayı Planlayalım

Kasım 11th, 2008 banu 9 comments

Kontrollü, pratik, disiplinli, organize, metodik, görev duygusu gelişmiş, gerçekçi, hesaplı” OĞLAK burcum uzun zamandır reformcu, bağımsız, disiplinsiz, toleranslı, açık görüşlü, düzensiz, isyankar, ikna olmayan” yükselen yıldızım KOVA’nın etkisi ile baskılanmaktaydı. Yanlış anlaşılmasın kova yanımı çok severim. “Tutucu, katı, karamsar” bir keçi olmamı önlüyor. Ama Kova kadınım çok heyacanlı, çok hızlı, çok karışık… Aklıma sürekli yeni fikirler sokuyor… Evle, işle, kendimle, eşimle, Mira ile ilgili… Ama yapamıyorum, yetişemiyorum. Artık Oğlak kadınımın kabuğundan çıkıp, Kova yanımın heyacanıyla bir uzlaşma yapması lazım. O, işleri bir plan program dahilinde ele alınca hayat çok daha kolay oluyor.

Evde günlük yapılması zorunlu rutin işleri (yemek, çamaşır vs) planlamak, yapmayı isteyip vakit bulamadığım diğer işler (okumak, yeni yemekler denemek vs) için fırsat yaratıyor. Her şeyden öte Mira ile geçirdiğim zamanlarda aklım başımda oluyor. Mira ile oynarken “dolaptaki fasülyeyi bugunde pişiremezsen çürüyecek” diye düşünür yakalayınca kendimi sinir oluyorum çünkü…

Haftalık menü ve buna göre alışveriş planlamasını ilk Amerika’da cümbür cemaat yaşarken hayata geçirmiştik. Sofrada herbiri ayrı telden çalan 6 yetişkin olunca… yemeğin en geç beşinci dakikasında konuyu hep “yarın ne yesek?” mevzuuna getirince… bir de üzerine organik besleneceğiz diye tutturup, bütçemizde derin yaralar açınca… Kurtuluşu öncelikle haftalık menümüzü planlamakta bulmuştuk.

Read more…

B.E.Ö. Sonbahar

Kasım 8th, 2008 banu 4 comments

Mira ile B.E.Ö. Sonbahar etkinliğimize geçen ay başladık. Sanırım kışı görmeden de sonlandırmayacağız :) Yine attık kendimizi dışarılara ama en çok da kendi bahçemize… Tanıdığı bir yerin sonbahar ile değişimini görsün diye… Yazın hergün bahçede bir kaç saat kaldığından, Mira bahçesini biliyor. Böylece, gün ve gün, bahçesindeki ağaçların, çiçeklerin, yaprakların, renklerin farklılaşmasını izledi… Genelde yere bir örtü attık… Örtünün altında çıtırdayan yaprakların üzerinde yuvarlandı. Çıtırdama sesleri çok hoşuna gitti. Dökülen sarı yaprakları yoldu. Küçük parçalara ayırdı. Kuru yaprakları mıncıkladığında, ufalanıp elinde bir şey kalmayınca çok şaşırdı.

Read more…

Az gittik, uz gittik…

Kasım 6th, 2008 banu 7 comments

Turizmci olmamın sonucu, hele ki kendi işyerimin sahibi bir turizmci olmamın kaçınılmaz sonucu… her zaman çok seyahat etmek zorundayım. Mira’cım aramıza katıldıktan sonra da devam etti aynı tempo. Tabi Mira ile beraber ve planları Mira’ya göre yaparak… Kalınacak yer, gidilecek yol, götürülecek eşyalar gibi her konuda  daha dikkatli olmaya başladım. Dahası, benimkinin tersi statik bir iş düzenine sahip ve bugüne kadar hiç bir seyahatime benimle gelmeyen Cenk, Mira’dan sonra bizimle gezmeye başladı. Keramet Mira’daymış :) 10 yıldır sevgili, 5 yıldır evliyiz ama şimdi aileyiz. :)

Tabi bir yandan düşünüyorum benim işi Cenk yapıyor olsa ne olurdu? Muhtemelen biz ana - kız sürekli babanın yolunu gözler halde evde otururduk. Bardağa dolu tarafından bakmalı… Çok şanslıyım, durum böyle olmadığı için…

Geçtiğimiz hafta yine bir iş için şehir dışına - bu sefer Bolu’ya - gitmemiz gerekti. Yol kısaydı ve Mira emekleyerek özgürce dolaşsın diye annemlerin Abant yolundaki evinde kalacaktık. Ancak, ilk defa yanımızda babası yoktu. İlk defa işlerini ayarlayamamıştı. Hatice gelmek istedi ama haftasonuna geri dönmeliydi. Sonuçta ben, babaannesi, Hatice’den oluşan kadro çıktık yola. Ben toplantıya gittiğimde ilk iki gün Hatice ve babaannesi ile kalacaktı. Sonra Hatice dönecekti. Son iki günü de babaannesi ile hasret gidererek idare edeceklerdi.

Read more…

Categories: gezmelik, ilkler Tags: , ,

Meraklım için bir güvenlik önlemi daha…

Kasım 2nd, 2008 banu 2 comments

Dün Hatice “cam önündeki çiçekleri de teyzeye göndersek mi acaba?” demişti. Ben de “gerek yok, daha yeni yeni ayaklanıyor” demiştim.

Ben miyim diyen… Bugün hikayemiz, aynen yukarıda göründüğü şekliyle cereyan etmiştir. Neyse ki yanındaydım ve yapraklarını inceledi sadece. İndirmeye de kalkabilirdi. Çekip düşürürse kendine zarar verebileceği çiçek, saksı, biblolar da kaldırdık.

Read more…

Categories: ilkler, sağlık Tags: , ,

Meraklı taze…

Kasım 1st, 2008 banu 1 comment

Mira’cım 8 ay 3 haftalık… 1 ay kadar önce, ilk defa göbeğini de yerden kaldırarak emeklemeye başladı. Öğleden sonra işten kaçmıştım ve Mira’cım ile Yasemin‘lerin evindeydik. Ama ardı ardına stresli haberler ile çalan telefonlarım işten kaçamadığımın ispatıydı. Ağlamaklı halimi Mira’cımın sürprizi düzeltti.

İlk başlarda mehteran gibi ilerlerken, şimdi peşinden biri kovalıyormuş gibi bağırarak ve dörtnala… Tabi muzurluk için ilerliyorsa çıt çıkartmıyor. Şimdilerde bir de sürekli bir yerlere tutunup ayağa kalkması lazım. 5 dakika aynı yerde durmaması lazım. Bakması lazım. Karıştırması lazım…

Read more…

Categories: ilkler, sağlık Tags: , ,

Reklamlar!

Ekim 29th, 2008 banu 3 comments

Bu reklamı resimlerimi düzenlerken buldum. İnternet gezintilerimden birinde şuradan kopyalamışım.

1940′lardan bir kola reklamı…
Hayata daha iyi bir başlangıç için, KOLA içmeye erken başlayın!
Ne kadar erken? O kadar iyi…

…ve benzeri şeyler demişler.

Bu reklam kampanyasının ulaştığı başarıyı düşündükçe tüylerim diken diken oluyor. O dönemin anneleri tabi ki inanmıştır, bu uzmanların yapmış olduğu laboratuar çalışmalarına…

Read more…

Minik kelebek… Uçmak ne demek !

Ekim 27th, 2008 banu 9 comments

Sonunda Blogger Türkiye’de yasaklandı. Bu yazıyı devletten gizli gizli yükledim Blogger sayfamıza… Mira’cımı nasıl bir ülkede büyütüyorum ben diye bir kez daha düşünmeden de duramıyorum.

Radikal’den Oral Çalışlar’ın yazdığı gibi…
Bence de bu yasakları genişletmekte fayda var.
- az önce köprüde kaza vardı, otoyolların tümünü kapatsanıza
- bol kepçe lokantasında biri zehirlenmiş restoranları kapatsanıza
- akp’li bir bakan yolsuzluk yapmış akp’yi kapatsanıza
- milli takım yenilmiş, ülkede futbolu yasaklasanıza
- hızlı tren kaza yapmış demir yollarını kapatsanıza
Bu nasıl bir akıldan çıkma, ne büyük bir saçmalığın ürünüdür. Bu keyfe kederlik, bu yasakçılık nasıl bir korkunun ürünüdür. Allah’ınız sizi bildiği gibi yapsın.

Bu durum aklıma Devekuşu Kabare Tiyatrosunun YASAKLAR‘ından YAYIN YASAĞI isimli bölümü getirdi… Ülkemizde uygulanan yasaklardan ekilenmiyorsanız. Buyrun aşağıda izleyin.

Ben bu yasaklardan etkileniyorum derseniz, buyrun bu siteye bir de buradan bakın. Yok hiçbir şekilde izleme imkanı bulamıyorsanız, özeti aşağıdaki sözlerde…
minik kelebek
miniksin kelebek
dur sakince dur
uçmak ne demek
fazla gezinme
git bir dalda dur
kanat çirpmadan otur
Read more…