Archive

Archive for the ‘ilkler’ Category

Yol boyu kısa notlar…

Şubat 26th, 2010 banu 5 comments

Şu an Bursa yolcusuyuz. Benim işim yüzünden yola çıkmamız bu saati buldu. Annem şöför mahalinde, Cenk muavin, Mira tosurduyor, ben arka koltuğa ofis kurdum. Çalışıyor - hatta iş arası kaytarıyorum bile :P Master yüzücülerin yarışlarına gidiyoruz. Asker kardeşim Suha, Deniz Kuvvetleri adına yarışacak. Ben bu aralar sığ sularda boğulduğumdan yine bir sağlık raporu alıp lisansı çıkartamadım. Hoş bu ara bana ne raporu verilebileceğini hayal gücünüze bırakabilirim. İçime biraz oturdu, yine pisinlere inemedim, tribünlerde takılacağım. Ama Itır Totisi, 2008 bebelerinin anneleri kategorisinde beni de temsil edecektir :) Hazır sessiz bir kaç dakika bulmuşken, üzerinden daha fazla zaman geçmeden, sessiz kaldığım zamanların önemli havadislerini not alayım istedim. Umur‘cum hep söylüyordu bu 2 yaş bir dönüm noktası diye… öylesine haklıymış ki neye uğradığımızı şaşırmış durumdayız. Mira pek sessizdir - dilli değil, pilli düdük bu - bana çekmemiş 3 yaşında konuşacak galiba falan derken… çenesi bir açıldı pir açıldı. Şu iki haftada yaşadığımız dil gelişimi şaka gibi… kim? neden? nasıl? niçin? kimin? niye? nerede? nereden? neyin? kızım bu kadar soruyu içinde biriktirmiş bunca zaman… soruyor da soruyor… bir de duygu sömürüleri ile beni maymuna çeviriyor ya… Neyse bu konuya dalarsam hiç çıkamam. Asıl diyeceğime geleyim… geçen hafta sonu ilk defa Mira’nın saçlarını kestirdik :) Osman kesti. Benim saçımı da ilk Osman’nın babası Yusuf kesmiş. 15 yaşımda kına yakarak başladığım kırmızı saç sevdamdan 31 yaş yaşımda boyayı bırakarak vazgeçtiğimden bu yana - üstüne saçımı kestirmeyi de hepten boşlayınca - kendisi ile pek görüşemiyorduk. Gitmeden bir hesap yaptım 3 sene olmuş - öyle ki kendisi ne hamileliğimi gördü… ne de Mira’yı ! Anneannem ve annemden haberimi almasa, o gün Mira’yı karşısında görünce kesin kendisine şaka yaptığımı düşünürdü ya… neyse Mira’ya örnek olmak adına ben saçlarımın ucundan aldırdım. Tutamadım kendimi; makasının ayarını kaçırma, yılların acısını çıkartma diye dır dır bile yaptım. Ama Mira’cım öylesine profesyoneldi ki… Osman’nın tüm talimatlarını benden güzel yerine getirdi. sonuçta da pek beğendi kendini :) bu beğenmenin sonu benim gibi 14-15 yaşında saçını boyamaya giderse diye endişeleniyorum ya… neyse ki çok var o günlere…

Categories: ilkler Tags:

Mira’cım bugün 2 yaşında oldu

Şubat 11th, 2010 banu 46 comments

Yine de bir yanım sanki daha dün doğurmuş, yatmış, kalkmış, karşısında kocaman bir çocuk bulmuş gibi şaşkın… Diğer yanım ise büyümesinin her anını içine çekmiş… gururlu… hatta hala gıdısında ilk günkü gibi cennet kokusunu duyuyor ya pek bir mutlu… huzurlu…
İyi doğdu, iyi ki beni annesi seçti… iyi ki bizi biz yaptı. Sağlıkla, huzurla nice 2lere…

Categories: ilkler Tags: ,

Jessica’nın aşkına…

Ocak 11th, 2010 banu 6 comments

Binbir Çiçek‘te bugün;
Mira’cım “ben işe gidiyorum” dediğimde, “anne üüüü kal… kal” diye isyan bayrağını kaldırdı.
Hilal Hanım ona “Anne işe gitsin. Sen Jessica’ya havuç vermek ister misin? diye sorunca…
“isteeerem… tamam… sen git” dedi !
Jessica’nın aşkına büzük dudaklar ile çıkış vizesini aldık !

Read more…

“Yuva”landık da durulduk!

Ocak 8th, 2010 banu 29 comments

Aslında bir süredir üzerinde kafa yorduğumuz sonunda da kafayı bozup bir kenara koyduğumuz bir mevzuydu yuva meselesi… Evde kurduğumuz düzenimiz bize göre gayet güzel işliyor derken… Mira’nın Hatice Abla’sının hamile olduğunu öğrenmemiz ile düzenimizi yeniden şekillendirilmek üzere düşünmeye başlamıştık…

Hatice ile daha ben hamileyken çalışmaya başladık ve bu süreçte birlikte çok şey okuduk, yaşadık, öğrendik. Mira ile birbirlerini gerçekten çok sevdiler - ki Hatice’nin hamile kalmasında da en çok bu sevginin etkisi olduğunu düşünüyoruz - Yeni bir bakıcı arayıp, bulup, alışmaktan öte bu yaşanmış sürenin yeniden yaşanabilmesi gibi bir şansımız olmadığını, Hatice’nin zaten çok kısa bir süre sonra yeniden çalışmaya başlamak zorunda olduğunu, biz ondan o bizden memnunken birlikte çalışmaya devam etmenin en iyi karar olacağını göz önüne aldık. Read more…

bÜYÜK kÜÇÜK

Aralık 28th, 2009 banu 7 comments

Bizim dut yemiş bülbül yavrumuz gün geçtikçe daha yüksek sesle şakımaya başladı. Daha önce hafızaya aldığı bir çok sözcük, doğru yer ve zamanda tıkır mıkır dökülüyor ve bizi dumur ediyor. Kendi kendine geyik espiriler yapıp, bunlara çok gülüyor ve güldürüyor.

Geçtiğimiz haftadan benim kayıt altına almam gereken 3 küçük hikaye var…

1. HİKAYE

Read more…

Categories: günce, ilkler Tags: , ,

Mira-loglar

Aralık 5th, 2009 banu 7 comments

Mira ile bebekken karşılıklı çok mırıldanıyorduk ama aklı çalışmaya başladıkça sessizleşti. Aydaşlarının etraftaki sesleri taklit etmeye çalıştığı dönemlerde bizim ki guru misali köşeden izledi. Biz konuşmaya teşvik etmek için sürekli konuşuyorduk ama o parmağı ile göstermeyi geçtim, gidip kendi işini halletmeye çalışmayı tercih ediyordu. Hatta Selin gibi kelimelerin ötesinde cümleleri tekrarlayan bir arkadaşının yanına gelince, iyice sesi kesiliyor, resmen mal mal bakıyordu. Annemin “kızım sen dilli bebektin, bu ise pilli bebek” diye bir yorumu vardı ki bizimkinin durumumuzu güzelce özetliyordu. 18 ay itibarı ile bu durum birden değişti. Artık kelimeleri var ama ötesinde artık kendine öz bir anlatım dili oluştu. Bir de hazır cevap, herşeye bir lafı var yani… E.T. gibi konuşuyor. Yavaş yavaş kapıyor, küçük uzaylım benim…

Yaş itibarı ile en çok kullandığı kelime ise “yok” (hayır yerine geçiyor…)
- yer misin?
- yok
- kalkar mısın?
- yok
- oturur musun?
- yok
- çişin var mı?
- yok
Ha burada Baha’ların Amerikalı bir arkadaşından öğrendi “no” diyor… “yok” dediği kaale alınmadığında “no… no…” diye başlıyor… Read more…

Categories: günce, ilkler Tags: ,

Öylesine bir Pazar günü… Opera ile tanışma… Çok sportif bebekler…

Ekim 20th, 2009 banu 7 comments

Cumartesi gece kavuştum evime… Evimi pek seviyorum. Dönüşleri çok seviyorum ama peşi sıra gelen ıvır zıvır için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Her şey oluyor benden ama şu evin hanımı olmuyor bir türlü… Boşalttığım bavullar üzerine kocanın dönüşümüz için itina ile sakladığı çamaşırlarını görünce kaçasım geliyor dörtnala… Neyse şikayet etmeyim, zaten hiç kasmıyorum, aynen de kaçıveriyorum.

Pazar sabah Leyla Gencer Sahnesinde Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin “Çocuklar için Öylesine Bir Dinleti” isimli müzikal oyunu vardı. Babası da kızının ilk tiyatro deneyimine gelemediği için hayıflanıp dururdu. Bari ilk defa opera ile tanışmasına eşlik edeyim dedi. Bana da şahane bahane oldu…

Sabah kahvaltı ardından Leyla Gencer Sahnesinin olduğu Ostim Oto Pazarına doğru yola döküldük. Yolda Mira’ya abilerin ablaların sahnede şarkılar söyleyeceğini anlattık. Şarkıları var anladı ya hemen “dans ee.. dans eee” (dans da var mı?) diye sordu. Evet cevabı ile dans etmeye de başladı ve 2 dakika sonra tos diye uyudu. Çocuğum geçen hafta boyunca mini disko, dans, sonrası uyku üzerine programlanınca “aha dans da ettik, hadi uyuyalım bari” kodu devreye girdi galiba… Sahnenin önüne geldiğimizde halen uyuyordu. Cenk’e “uyanacak mı sence?” derken, arkadan “ııı ıhhh” diye cevap verdi. “abiler ablalar içeri giriyorlar” deyince ise hemen ayıldı. Cin kesildi. Koltuktan çıkartmamızla arabadan atladı. 1 dakika önce uyumak isteyen o değilmiş gibi kolumuzdan çekiştirerek soktu bizi binaya… Abiler ablara b..k yese yiyecek yaa… bu da ayrı bir yazı konusu olsun hadi…

Read more…

Hoşgeldin küçük şempanze (mağara adamı mı desem ?)

Temmuz 25th, 2009 banu 10 comments

Geçen sene, tam da bu zamanlarda, Kitubi’de parmaklığa veda ve genç yatağına geçiş yazılarını okumuştum. Yerde yuvarlanan 5 aylık bebeğime bakınca Ilgaz pek büyük gelmişti gözüme ve daha çoook zamanımız var diye düşünmüştüm. Oysa zaman denilen şey - hele ki bebekli yaşama geçişten sonra - dünyadaki en nankör şey…

MIRA - jump in to the fire from banu akman on Vimeo.

Read more…