Archive

Archive for the ‘paylaşmalık’ Category

“Ve her çocuk aslında müzikaldir”

Mart 5th, 2009 banu 10 comments

“Müzik insanların doğasında vardır ve her çocuk aslında müzikaldir” demiş Yapıncak… Başka güzel şeyler de demiş… Çocuk ve Dünyası’ndaki röportajında

Videoyu, Mira’cım 10 aylıkken, Avusturya dönüşü Atatürk Havalimanı Garanti Lounge’da iç hat bağlantısını beklerken çekmiştim. Çok uzun zamandır “müzik duyunca dans ediyor bu kız” diyor… sonra “yok canım sallanması tesadüf galiba” deyip geçiştiriyorduk. Sonra sonra farkettik… sadece dans etmek ile kalmıyor, şarkı da söylüyor :) Son bir kaç aydır ise tutabilene aşkolsun.

Annem “kime benziyor ki Mira… ne annesi, ne babası oynar… bu kız çok oynak…” diye takılıyor bize… Aslında yanılıyor, Mira bize çok benziyor. Biz dans konusunda beceriksiziz ama hevesliyiz… Sadece sosyal ortamlarda ifşa etmiyoruz kendimizi… Mira’ya ise saklanmıyoruz :) Öte yandan iyi müzik dinleyicileriyiz… Daha doğrusu yıllar geçtikçe, olgunlaştıkça, oluyoruz… Bir bakmışız büyümüşüz. Çocukluğumuzun metal albümlerinin yanına yıllar içinde önce klasik rockları, bluesları, sonra sonra jazzları, derken klasikleri ve dünyadan güzel etnik tınıları da eklemişiz… Daha çook fırın ekmek yemek lazım… neyse…

Read more…

Emekleyen bebeklere :)

Şubat 26th, 2009 banu 3 comments

1. YaŞGüNü PaRtiSi

Şubat 20th, 2009 banu 21 comments

Geçtiğimiz Cumartesi - 14 Şubat’ta - Mira’mızın doğumgününü iki parti ile kutladık… Bu haftayı da fotoğraf albümlerimizi toparlamaya adadım.

İlki kutlamamız Mira’nın (ve benim) arkadaşlarımlaydı… Burcu-Arda (11,5 ay), Sermin-Çınar (11 ay), Sibel-Emre (13,5 ay), Çiğdem-Selin (12,5 ay), Görkem-Yiğit (11ay), Itır-Arda (8 ay), Kıvılcım-Çınar (14,5 ay), Yasemin-Karya (4 yaş), kızımın Elif, Sibel, Selen ablaları günümüzü güzelleştirdi. Tüm bebeklerimizi yine çok büyümüş gördüm. Ayrı ayrı anlatmayacağım, fotoğraflar yeteri kadar anlatıyor :) Yanlız fotoğraflarda eksik olan Emre Alp’in Mira’ya su içirmesi olayı var ki bunun video kaydı mutlaka Çiğdem’den alınıp bloga eklenmeli… Bu arada Karya’dan özel olarak bahsetmem lazım. Karya; benim ortaokuldan bu yana en yakın arkadaşım Yasemin’in kızı, bizim ilk gözağrımız… Geçenlerde 4. yaşını kutladık. Karya, Mira’nın doğumgünü partisi boyunca en başta Mira olmak üzere tüm bebekler ile ilgilendi. Onlar ile oyunlar oynadı. Yasemin’e de söyleyemedim ama pek duygulandım. İnşallah Mira’cım da ileride senin gibi sevecen, tatlı bir abla olur…

Read more…

Birinci yaşgünü organizasyonu

Ocak 29th, 2009 banu 17 comments

Avusturya’ya gitmeden önce Mira’nın doktor kontrolü vardı. Hastaneden çıkarken 5 günlük mini minicik bir kız bebek - Özüm - ile burun buruna geldik. Annesi Mira’ya, ben Özüm’e bakakaldık. Özüm’ü görünce, geçen bir yılın hızını bir kere daha farkettim. Her anının çok güzel olduğunu, göz açıp kapayıncaya kadar geçtiğini söyledim. Keşke arada dönüp tekrar yaşama şansımız olsa dedim. Bana da aynı şeyi söylemişlerdi ama o zaman o kadar uzak gelmişti ki bebeğim 1 yaşında demek… Özüm’ün annesine de öyle geldi biliyorum.

Bugün hala “yeni bebeğim oldu” diye hissetsem de… Hatta hala sağda solda ağzımdan “yeni bebeğim oldu benim” diye cümleler dökülse de… Mira’cım 1. yaşını bitirmek üzere ve birinci yaşını nasıl kutlayacağımıza dair düşünceler aklımda dolanmakta. Döner dönmez, seyahat notlarından önce, birinci yaşgünü organizasyonu ile ilgili notlarımı topladım. Böylece hem aklımı topladım, hem de küçük bir iş planı da ortaya çıkmış oldu.

Yer ?
Bana göre ilk doğum günü için en uygun yer; bebeklerin kendilerini en güvende hissettikleri, en huzurlu oldukları yer… Yani kendi evleri… Hele ki 1 yaşına yeni giren bebeğimiz, yürümüyorsa veya bir kaç adım sonrasında emeklemeyi tercih ediyorsa bence en rahatı bir ev ortamında olmak olacaktır.

Read more…

1… 2… 3… ve ilk adımlara yardımcı

Kasım 22nd, 2008 banu 8 comments

Mira’ya oyuncak seçerken kılı kırk yarıyorum desem yeridir. Önce internetten araştırıyorum. Bir mağazadaysa 40 kere gidip bakıyorum. 40 kere Cenk soruyorum. Bayıltıyorum. Ama içime sinince alıyorum. Buna rağmen şimdiden bir sürü oyuncağı oldu. Artık daha da seçici olmam lazım çünkü büyüdükçe alternatifleri de çoğalıyor. Büyüdüğünde oyuncak dolu bir odada boğulmuş, bunalmış, hiç birinden keyif almayan bir çocuk olmasını istemiyorum.

Her seferinde sadece bir tek oyuncak ile oynamasını sağlıyoruz. Hatta gün içinde de 2 den fazla oyuncak değiştirmiyoruz. İlk oyuncağı yerine kaldırdığımız zaman ikincisini alıyoruz. Montessori methodunu uyguluyoruz yani :) Daha oyuncaklarını yerine kendi kendine kaldıramıyor ama en kısa sürede kendi alıp koyabileceği bir raf sistemi yapacağız odasına… Oyuncağından sıkıldığında ev içinde geziyoruz. Antredeki aynanın önüne bir kilim serdik, orada oturuyor, aynada kendimize bakıyor ve çok eğleniyoruz. Ben işteyken bütün bu keyfi Hatice çıkartıyor. ben de çatlıyorum o ayrı :)

Read more…

Categories: ilkler, oyuncak, yapmalık Tags: , ,

Çocuk İstismarına DUR !

Kasım 21st, 2008 banu 1 comment

Çocuk ve Bilgi Güvenliği Derneği, çok güzel iki afiş hazırlamış.

Birinci afiş çocuk istismarı ne demek sorusunu cevaplıyor. Çocuk istismarı sadece cinsel taciz anlamında gelmiyor. Çocuğun özgüvenini kırmak… çocuğu örselemek… çocuğu kendi çıkarları için kullanmak… duygusal- tabbi - eğitim gereksinimlerini göz ardı etmek… kendisine zarar gelebilecek durumlarda denetimsiz bırakmak… hepsi çocuk istismarı oluyor. Bu bakış açısı ile de bakmaya başladığımızda, aslında yakın çevremizde bile çok sayıda örneklerini görüyoruz. Bu duruma kayıtsız kalışımız bizi suç ortağı yapar…

İkinci afişleri, çocuklara, iyi dokunmayı-kötü dokunmayı anlatmayı amaçlıyor… Çocuklar için küçük öneriler var afişte… çok büyük belaları savabilecek küçük öneriler… Read more…

B.E.Ö. Sonbahar

Kasım 8th, 2008 banu 4 comments

Mira ile B.E.Ö. Sonbahar etkinliğimize geçen ay başladık. Sanırım kışı görmeden de sonlandırmayacağız :) Yine attık kendimizi dışarılara ama en çok da kendi bahçemize… Tanıdığı bir yerin sonbahar ile değişimini görsün diye… Yazın hergün bahçede bir kaç saat kaldığından, Mira bahçesini biliyor. Böylece, gün ve gün, bahçesindeki ağaçların, çiçeklerin, yaprakların, renklerin farklılaşmasını izledi… Genelde yere bir örtü attık… Örtünün altında çıtırdayan yaprakların üzerinde yuvarlandı. Çıtırdama sesleri çok hoşuna gitti. Dökülen sarı yaprakları yoldu. Küçük parçalara ayırdı. Kuru yaprakları mıncıkladığında, ufalanıp elinde bir şey kalmayınca çok şaşırdı.

Read more…

Reklamlar!

Ekim 29th, 2008 banu 3 comments

Bu reklamı resimlerimi düzenlerken buldum. İnternet gezintilerimden birinde şuradan kopyalamışım.

1940′lardan bir kola reklamı…
Hayata daha iyi bir başlangıç için, KOLA içmeye erken başlayın!
Ne kadar erken? O kadar iyi…

…ve benzeri şeyler demişler.

Bu reklam kampanyasının ulaştığı başarıyı düşündükçe tüylerim diken diken oluyor. O dönemin anneleri tabi ki inanmıştır, bu uzmanların yapmış olduğu laboratuar çalışmalarına…

Read more…