Archive

Archive for the ‘gelişim notları’ Category

“Yuva”landık da durulduk!

Ocak 8th, 2010 banu 29 comments

Aslında bir süredir üzerinde kafa yorduğumuz sonunda da kafayı bozup bir kenara koyduğumuz bir mevzuydu yuva meselesi… Evde kurduğumuz düzenimiz bize göre gayet güzel işliyor derken… Mira’nın Hatice Abla’sının hamile olduğunu öğrenmemiz ile düzenimizi yeniden şekillendirilmek üzere düşünmeye başlamıştık…

Hatice ile daha ben hamileyken çalışmaya başladık ve bu süreçte birlikte çok şey okuduk, yaşadık, öğrendik. Mira ile birbirlerini gerçekten çok sevdiler - ki Hatice’nin hamile kalmasında da en çok bu sevginin etkisi olduğunu düşünüyoruz - Yeni bir bakıcı arayıp, bulup, alışmaktan öte bu yaşanmış sürenin yeniden yaşanabilmesi gibi bir şansımız olmadığını, Hatice’nin zaten çok kısa bir süre sonra yeniden çalışmaya başlamak zorunda olduğunu, biz ondan o bizden memnunken birlikte çalışmaya devam etmenin en iyi karar olacağını göz önüne aldık. Read more…

7den 7ye…

Aralık 20th, 2009 banu 9 comments

Geçen hafta 18. ay (!) doktor kontrolüne götürdük Mira’yı… Arada bir telefonlaştığımızda doktorumuz “görüşürüz nasıl olsa… karma aşı da 2 yaşına kadar bir ara yapılsa olur” dediğinde rahatlığımız üzerine daha bir rehavet çökünce ancak sıra geldi :) Şu karma aşıyı da 2 yaşını bulmadan geçen ay sağlık ocağında yaptırdık…

Mira’mız 86cm ve 11 kilo olmuş. Boyu herzaman ki düzende takır takır uzamaya devam ediyor ama aylar aylar sonra ilk defa bir 300gr almış. Yani öğünlerin arasını geçtik anasını bile atladığımız bu kadar seyahat yaramış ya… artık bunu ciddi bir sinyal olarak kabul etmeli… şu yedi yemedi meselesinin peşini hepten bırakmalı, bu cadı pekala kendini idare edebiliyor.

Read more…

Categories: günce, uyku Tags: ,

Insomnia

Aralık 15th, 2009 banu 25 comments

Geçen bir hafta annelik tarihimde kendimi en yorgun hissettiğim haftaydı. İlk bebeklik dönemindeki 2 saat intervalli uykular bile beni böylesine alaşağı edememişti. Çocukluk ve gençlik dönemlerimde yaptığım yüzme antremanlarının, özellikle de hafta içi okul öncesi sabah 6 - 8 arası olanlarının hayatıma en büyük katkısının her koşulda hemen uyuyabilmem ve hemen uyanabilmem olmasıyla böbürlenip duruyordum. Aldım ağzımın payını… Oturdum…

Chicago’dan geçen Pazartesi akşam döndük. Yol ile ilgili hesaplarımız herzamanki gibi çarşıya uymadı. Hedefimiz Mira’nın uçağa biner binmez biraz uyuması, sonra da uyanık olarak yolu tamamlaması idi. Ama gün boyu hiç uyumamasına ve uçağın gece 9:30′da - tam bizimkinin uyku saatinde - kalkıyor olmasına rağmen binince uyumadı. Tam anlamıyla kudurdu… Sonra da bir uyudu inene kadar da hiç uyanmadı. Ben de aynen ona ayak uydurdum. Birlikte fosur fosur uyuyarak akşam Ankara’ya vardık. Bu kadar uyumanın üzerine artık sabah kadar nöbet tutarız derken, Mira saat 10′da tekrar uyudu :) Tabi ben aynı performansı gösteremeyip, bavulları boşalttım, çamaşırları yıkadım. Yattım. Salağım işte… Kalsın şu bavullar ne olacak sanki… Şu blogda bile en çok “bavulları boşalttım, çamaşırları yıkadım” kalıbını yazmışımdır herhalde… ne değişti hayatında, dur bir yerinde, değil mi? işte bilseydim bu hafta boyunca uyuyabileceğimiz tek zamanın bu olduğunu…

Read more…

Categories: günce, uyku Tags: ,

Doğal ve bilinçli beslenme üzerine…

Kasım 12th, 2009 banu 9 comments

Gittik geldik ay geçti üzerinden hala yazamadım şu Singapur ve Avustralya hikayelerimizi… Duruma “dijital fotoğraf icat oldu mertlik bozuldu” diye bir mazeret sunasım var. Hele Mira ve dayısı Süha, ezkaza fotoğraf makinası ile bir araya geldiklernde durum iyice içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Tabi bunları ayıklama düzenleme işi de benim başıma kalıyor… ki… bu konuda da sinirlerim alt üst durumda… Geçen ay uzun zamandır ertelediğim bu işe el attım - ve elimde kaldı :P Mira’nın doğumundan itibaren olan tüm fotoğraf ve videoları ay ve hatta gün bazında abartılı bir hassasiyet ile pek güzel düzenledim. sakınan göze çöp batar denir ya, işimin bitmesi ile çalıştığım harddisk bozuldu :( Resimler zar zor kurtarıldı ama aynı şeyleri sil baştan yapmam gerektiği için salak gibi hissediyorum kendimi… Bir de sürekli Avustralya ve Singapur’u unutmadan yazmalıyım karın ağrısı ile dolaşıyorum, fotoğraf olmadan da başlayamıyorum ya… Böylece başlıkla alakasız bir giriş yapıp, içimi döküp, alakasız bir de fotoğraf koyduktan sonra konuyu toparlayım… Etraftan genetiği ile oynanmış ürünler, tarım ilacı artıkları, salgın hastalık haberlerini duydukça aklıma Avustralya geliyor. Tepelerinde dünyanın başlarına açtığı ozon tabakası deliği ile oturmalarına rağmen bu kadar mı sağlıklı ve huzurlu yaşayan bir ülke olur yani… Aklıma geldikçe kıskanıyorum, elimde değil…

Yine de burada istediğimiz gibi yaşayabilmek için kendi mikro düzenimizi yaratmaya çalışıyoruz. Şu yanda gördükleriniz annemin balkonunda yetiştirdiğimiz patateslerimiz… Organik, GDO’suz, tazecik balkon mahsülleri bunlar… Sadece balkondan aldığımız fasülyeler ile derin dondurucuyu da doldurduk ya sırtımız yere gelmez bizim. Bu yaz başında bahçede ciddi bir üretime girme hayalim vardı ama olmadı. Yine de bolca kiraz domates, frambuaz ve semizotu aldık ya… Seneye kimse beni tutamaz.

Read more…

Tuvalet konusunda yardımcılar

Eylül 6th, 2009 banu 15 comments

Dün gece Adıyaman’dan döndük. Daha önce doğuya çok gittim ama bu kadar yakından görmemiştim… bu sefer ki unutulmayacak bir tecrübe oldu. Detayları anlatacağım.

Bu arada Adıyaman seyahati ile gece bez bağlama olayını da bitirmiş bulunmaktayız. Daha doğrusu ben değil de Mira bitirdi desem yeridir. Şaşırttıcı oldu, bu gelişme… Daha gittiğimiz ilk gece inat etti bezi giymeyeceğim diye… Biraz zorladım giydirebilmek için… ağladı, bağırdı… duyan boğazlıyorum sanmıştır. kaldığımız otel dağ başında olunca, etrafta ses namına bir çıt olmayınca, bir de sıcaktan cam da açık olduğu için bağırmaları Nemrut’un tepesinden duyulmuştur, eminim… Öylece pes ettim. “sabaha çiş içinde uyanırız, otel de bunu fark edecek kadar temiz değil zaten” dedim. Sarıldık uyuduk. Gece 2 gibi oturmuş gözünü dikmiş, bana bakarken buldum. “Çiş” dedi, kucağıma almam için kollarını uzattı, tuvalete götürdüm, hemen çişini yaptı. Sabah kuru kalktı. Sonraki günlerde hiç savaşmadım. Bez de takmadık. Gece 12 - 2 arasinda bir yerlerde bir kere kalkıp, çişe götürttü kendini, sonra meme emdi ve uyudu.

Read more…

Tuvalet eğitimini tamamlamaya hazır mı(yız)?

Ağustos 27th, 2009 banu 29 comments

Tuvalet eğitimine başlasak mı? Doktorla yok Pedagogla mı konuşsak? Bak Damla’nın da dediği gibi Mira’nın bu çiş olayına ilgisi varken bezi çıkartmalı mı? Hemen mi? bir sürü seyahat var ne yaparız? diye Cenk’i de didikleyip… - PDR’ci olduğuna en çok böyle zamanlarda hayıflanıyor kesin - Çocuk kendi sinyallerini veriyor da ben görmek istemiyor muyum yoksa? diye kös kös düşünüp duruyordum…

Hamileliğimin sonunda Brain, Child diye bir dergide bebeklik dönemini bezsiz geçirmek üzerine bir yazı okumuştum. Anneme anlattığımda “Sakalımız yok ki kabul edesiniz. Ayşe Teyze’nde (*) seni böyle çişe tutmaya alıştırdı daha bebekken… Yaşında bitmişti bu iş…” dedi. Daha ortada bebek bile yokken, kafam “peki anal dönem ne olacak… hani 2 yaşa kadar beklemek gerekiyordu” diye karışmışken Pratik Anne Tuvalet Eğitimine Alternatif Tuvalet Alışkanlığı diye bir yazı yazdı. İlk okuduğum yazıyı daha iyi anladım. Bu eğitim değildi, zorlama zaten yoktu, sadece alışkanlık kazandırmaktı. Kaka çiş tuvalete yapılır, hepsi bu… Mantıklıydı ama Mira’cığımı elime aldığımda bu okuduklarımı unuttum gitti :P Emzirmeydi, uyku düzeniydi, ek gıdalar, katı gıdalar derken de aklıma pek gelmedi.

Read more…

Sol şeritten yavaş yavaş gidiyorum

Ağustos 18th, 2009 banu 9 comments

Kıbrıs’ta bulunduğumuz yerin özeti budur… Sağımızda, solumuzda, önümüzde, arkamızda hep aynı manzara… ODTÜ’nün Kuzey Kıbrıs Kampüsü’ndeyiz. Üniversite şu anda tatil. İlk iki gün konferans katılımcısı da olmayınca koca kampüste inler ve cinler ile top oynadık. Pek ıssızdık…

Mira her zaman ki gibi son derece keyifli bir yolculuk yaptı. Yol boyunca çok sevimli ve müthiş uyumluydu. Havaalanına indiğimizde, yat limanında hemen tamamlamamız gereken işler için tepemize kadar dolu arabamızla Girne’ye doğru yola çıkmak durumunda kaldık. Tabi onun bize gösterdiği uyumu, biz ona göstermeyince ve gece geç kalıp Mira’cımın doğal sınırlarını zorlayınca, Güzelyurt’ta doğru yola çıkarken “annem, annem” diye parçalı bulutlu ama toplamda 12 dakika süren bir ağlama krizine girdi. - ki hayatımın en uzun 12 dakikasıydı. - Kenara çekip biraz sakinleştirip yola devam etmeye çalıştım ama bıraktığım anda yeniden katılarak ağladı. Arabada benden başka şöför, yolda da taksi olmayınca dura kalka yavaş yavaş yola devam etmek zorunda kaldım. En nihayetinde kuzum baygın düştü uyudu… Öyle ki ne indiğimizde, ne pijamalarını giydirirken, ne de yatağa koyduğumuzda gözünü bile açmadı. Sadece gece boyu pırtladı durdu. Read more…

Büyüme konusu ve Muzlu kek tarifi

Haziran 6th, 2009 banu 9 comments

Perşembe günü doktorda randevumuz vardı. Mira’cım ölçüldü biçildi karşımıza ilginç bir durum ortaya çıktı… İyi haber, 3 aydır uzamayan kızımız 20 günde 3,5cm birden uzamış - 81cm olmuş %78 persentilde - Levent Bey “bu da biraz fazla olmuş ama zararı yok” diye yorumladı.

Kötü haber, yine kilo almamış, hatta 70gr verip - 10,23kg olmuş, %40 persentilde - Levent Bey benim kafama çok uygun pek rahat bir doktor olmasına rağmen bunu iyi yorumlamadı… Bundan önceki aylarda kilo almadığı zaman “boyu uzamamış, niye kilo alsın ki, enine mi büyüyecek çocuk, işini biliyor Mira’cım” diye bir yaklaşım sergiliyordu. Ama bu sefer en azından 150gr alması beklenirdi dedi. Mira iştahsız bir çocuk olmadığı için iştah şurubu vermenin anlamsız olacağını ama gerekirse pe.di.a.sure ile besin takviyesi yapabileceğimizi söyledi. Yapay beslenmeye gıcığım ya… O da bunu bildiğinden “bu bir alternatif sen değerlendir” dedi. Ben de önümüzdeki 15 gün ağırlıklı otçul olan beslenmemizi, homini gırtlak karbonhidratlar ile zenginleştirmeye karar verdim. Biz nefsimize hakim olacağız. Mira’yı 15 gün sonra enine boyuna bir daha ölçtüreceğiz.

Read more…